English Turkish
UNTIL THE END OF HIS DAYS : English Turkish
ölüm gününe kadar, dünyadaki son gününe kadar
UNTIL THE END OF THE WORLD : English Turkish
dünyanın sonuna kadar, ilelebet, sonsuza kadar; aralıksız, durmaksızın, bıkıp usanmadan, tüm gayretle
UNTIL THE LAST MOMENT : English Turkish
son ana kadar, sonuna kadar, son dakikaya kadar, devam edilemeyecek son noktaya kadar
UNTIL THE ROOF CAVES IN : English Turkish
dünya başına yıkılana kadar, son ana kadar, sonuna kadar, son dakikaya kadar, mümkün olan son noktaya kadar
UNTIL THE VERY END : English Turkish
son ana kadar, sonuna kadar, son dakikaya kadar, en sona kadar, finale kadar, varışa kadar
UNTIL WHEN? : English Turkish
ne zamana kadar?, ne zaman bitecek?, ne zaman sona erecek?
UNTILED : English Turkish
adj. kiremitsiz, kiremitli olmayan, kiremitle kaplı olmayan, döşemesiz, döşeme veya seramikle (ahşapla, taşla, alçıyla vs) kaplı olmayan
UNTILLABLE : English Turkish
adj. işlenemez, işlenebilir olmayan, yetiştirilemez, yetiştirilebilir olmayan (çiftlik)
UNTILLED : English Turkish
adj. işlenmemiş
UNTIMELINESS : English Turkish
n. zamansız oluş, yersiz oluş
UNTIMELY : English Turkish
adj. zamansız, vakitsiz, yersiz, münasebetsiz, vaktinden önce olan
UNTIMELY DEATH : English Turkish
zamansız ölüm, beklenmedik ölüm, ani ölüm
UNTIRING : English Turkish
adj. yorulmaz, yorulmak bilmez, yorulmayan, yorulmak nedir bilme
UNTIRINGLY : English Turkish
adv. yorulmaz bir şekilde, yorulmak bilmez bir şekilde, yorulmadan, yorulmak nedir bilmeden; azimle, inatla, inatçı bir şekilde
UNTITLED : English Turkish
adj. başlıksız, başlığı olmayan
UNTO : English Turkish
prep.
e doğru,
a doğru
UNTOGETHER : English Turkish
adj. birlikte olmayan, bir arada olmayan, düzenlenmemiş, düzgün olmayan, sıralanmamış, dizilmemiş, tanzim edilmemiş, dağınık, ayrı
UNTOLD : English Turkish
adj. anlatılmamış, söylenmemiş, açıklanmamış, anlatılmaz, tarifsiz, hesapsız, sayısız
UNTOLD SUFFERING : English Turkish
anlatılmaz acı, dayanılmaz acı, açıklanamaz acı, tarif edilemez ağrı, dayanılmaz ağrı
UNTOLERABLE : English Turkish
adj. hoşgörülmez
UNTOUCHABLE : English Turkish
adj. dokunulmaz, dokunulması yasak, ulaşılamaz, parya (hind.)
UNTOUCHABLES : English Turkish
n. dokunulmazlar, (Hindistan) Harijanlar (Tanrının çocukları), Hindu kast sisteminin en düşük veya alt seviyesinde ya da bu sistemin dışında bulunan bireyler
UNTOUCHABLY : English Turkish
adv. dokunmadan, dokunmayarak bir şekilde; anlaşılmaz bir şekilde, manevi bir şekilde; bozan bir şekilde, lekeleyen bir şekilde, kirleten bir şekilde
UNTOUCHED : English Turkish
adj. dokunulmamış, bakire, el sürülmemiş, bozulmamış, ellenmemiş, etkilenmemiş, rötuşsuz, el değmemiş
UNTOWARD : English Turkish
adj. aksi, huysuz, uygunsuz, yersiz, şanssız, uğursuz
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani