Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
WADI SALIB RIOTS : English Turkish

1959 yılında Hayfa'da Wadi Salib mahallesi sakinlerince ırk ayrımcılığı gerekçesiyle yapılan ayaklanmalar

WADING BIRD : English Turkish

n. dalıcı kuş, yağmur kuşu, yiyeceğini suda yürüyerek alan uzun bacaklı herhangi bir kuş (balıkçıl, sorguç, flamingo vs)

WADMAL : English Turkish

n. aba, kaba bir kalın yün cinsi

WADSET : English Turkish

n. mortgage, ipotek, rehin, teminat (İskoç Yasası)

WADSET : English Turkish

v. mortgage, ipotek, rehin, teminat

WADSETTER : English Turkish

n. mortgage ile alan, ipotekli alan kimse, rehinli alan, teminatla alan kimse (İskoç Yasası)

WAF : English Turkish

n. Hava Kuvvetleri'nde bulunan kadınlardan olan kişi

WAFER : English Turkish

n. kâğıt helva, gofret, dondurma külahı, aşai rabbani ayini ekmeği, mektup kapatma etiketi, silikon devre levhası, ilaç kapsülü

WAFER THIN : English Turkish

adj. incecik, tutarsız

WAFERTHIN : English Turkish

adj. incecik, ipince, zar gibi ince, çok ince

WAFF : English Turkish

n. (İskoçça Kullanım) dalgalandırma hareketi; esinti, ani rüzgâr

WAFF : English Turkish

n. (İskoçça Kullanım) çırpma hareketi, dalgalandırma; bakış, hızlı bakma; esinti, yel, ani rüzgâr; bora, fırtına

WAFF : English Turkish

v. (İskoçça Kullanım) dalgalanmak, dalgalandırmak, çırpmak, çırpınmak, sallamak, sallanmak

WAFFLE : English Turkish

n. gözleme, boş lâf, saçma

WAFFLE : English Turkish

v. saçmalamak, gevelemek

WAFFLE IRON : English Turkish

gözleme ızgarası

WAFFLER : English Turkish

n. baştan savma bir şekilde konuşan veya yazan kimse, cevap vermekten kaçar bir şekilde konuşan veya yazan kimse veya

WAFFLING : English Turkish

n. baştan savma bir şekilde konuşma veya yazma işi, cevap vermekten kaçar bir şekilde konuşma veya yazma işi, boş boş konuşma

WAFFLY : English Turkish

adj. baştan savma bir şekilde, cevap vermekten kaçar bir şekilde; belirsiz veya mantıksız bir şekilde (konuşma veya yazmada)

WAFT : English Turkish

n. esinti, hafif koku, el işareti, rüzgâr flâması, flandra

WAFT : English Turkish

v. taşımak (hava, su vb.), sürüklemek

WAG : English Turkish

n. sallama, sallanma, şakacı, şarlatan

WAG : English Turkish

v. sallamak, hareket ettirmek, asmak (okul)

WAG ONE'S FINGER AT : English Turkish

parmağını sallayarak tehdit etmek

WAG ONE'S TONGUE : English Turkish

v. dedikodu yapmak