English Turkish
WALK ON : English Turkish
yüzüstü bırakmak, terketmek
WALK ON AIR : English Turkish
ayakları yere değmemek, sevinçten havalara uçmak, etekleri zil çalmak
WALK ON EGGS : English Turkish
yumurtalar üzerinde yürümek, dikkatlice yürümek, ayağını denk almak, ince buz üzerinde yürümek, çok hafif adımlarla yürümek
WALK ON PART : English Turkish
n. önemsiz rol, figüranlık
WALK OUT : English Turkish
çıkıp gitmek, çıkmak, ayrılmak, bırakmak, yürüyüşe çıkarmak, dolaştırmak, çekilmek, protesto için terketmek, grev yapmak
WALK OUT OF : English Turkish
v. çıkmak, ayrılmak, terketmek
WALK OUT ON : English Turkish
terketmek, yüzüstü bırakmak
WALK OUT WITH : English Turkish
v. çıkmak, flört etmek, gezip tozmak
WALK OUT WITH SOMEONE : English Turkish
iriyle dışarıya çıkmak, biriyle dışarıda gezmek, birine dışarıda eşlik etmek, dışarı çıkmada birine eşlik etmek
WALK OVER : English Turkish
kolay kazanmak, kolayca galip olmak, rakibi olmadığından kazanmak, yürüyerek dolaşmak
WALK QUICKLY : English Turkish
v. hızlı yürümek
WALK SMB. OFF HIS FEET : English Turkish
v. canını çıkarmak (yürütüp), yürüterek yormak
WALK TALL : English Turkish
gururlu olmak
WALK THE BOARDS : English Turkish
sahneleri yürümek, sahne tozu yutmak, oyuncu olmak
WALK THE PLANK : English Turkish
güvertedeki kalastan zorla yürütülmek, atılmak, kovulmak
WALK THE STREET : English Turkish
kaldırımları yürümek, fahişelik yapmak, fahişe olarak çalışmak
WALK UP : English Turkish
yaklaşmak, yanaşmak, sokak boyunca yürümek
WALK UP TO : English Turkish
v. yaklaşmak, yanaşmak, yanına gelmek
WALK WITH GOD : English Turkish
Tanrı ile yürümek, Tanrı'nın yolunda gitmek, Tanrı ile barışık yaşamak
WALK-A-THON : English Turkish
katılımcıların yapabildikleri kadar yürüdükleri ve bağışların her etap (mil, kilometre vs) için belirlendiği bağış toplama etkinliği
WALK-IN CLOSET : English Turkish
gömme dolap, gömme bölme, gömme oda, bir kişinin içine girebileceği büyüklükte gömme bölme
WALK-ON : English Turkish
figüran rolü, film veya tiyatro da küçük rol
WALK-THROUGH : English Turkish
n. içinden yürüme, ilk prova, oyuncuların bir oyunun sahnelerini tiyatro platformuna çıkarak yaptıkları ilk prova; bir televizyon programının kameralar olmadan yapılan provası
WALK-UP : English Turkish
asansörsüz bina, asansörü olmayan bina
WALKABLE : English Turkish
adj. yürünür, yürünebilir
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani