English Turkish
WALKING PART : English Turkish
küçük rol, figüranlık
WALKING SHOES : English Turkish
yürüyüş ayakkabısı, yürüme ayakkabısı, uzun yürüyüş ayakkabısı, uzun yürüyüşler için kullanılan rahat ayakkabı
WALKING STAFF : English Turkish
yürüme sopası, yürüyüş sopası, baston, yürürken denge sağlamak için kullanılan uzun sopa
WALKING STICK : English Turkish
aston
WALKING TICKET : English Turkish
n. işten çıkarılma kağıdı, yakasını kurtarma
WALKING TOUR : English Turkish
yürüyerek tur, gezinti
WALKING WOUNDED : English Turkish
n. ayakta tedavi gören yaralı
WALKMAN® : English Turkish
n. Walkman, (Ticari marka) Sony Şirketi'nin yürürken kullanılabilen kulaklıklı küçük portatif radyo/kasetçalarının marka ismi
WALKOUT : English Turkish
n. grev, bırakıp çıkma, işi bırakma, toplantıyı terketme, terketme, çekilme
WALKOVER : English Turkish
n. kolay galibiyet, kolay kazanılan başarı, kolay kazanma
WALKS ON AIR : English Turkish
sevinçten havalara uçuyor, etekleri zil çalıyor, mutluluktan ayakları yerden kesiliyor, mutluluktan havalara uçuyor
WALKS THE STREETS : English Turkish
sokakları gezer, yollarda dolanır, evsiz, serseri
WALKS WITH A RAMROD UP HIS ASS : English Turkish
kıçında bir değnekle yürüyor, gergin bir şekilde yürüyor, çok gergin
WALKTHROUGH : English Turkish
ir bilgisayar programının kaynak kodunu okumadan önce yaptığı yüzeysel kontrol (program direktifleri); (Televizyon) kameralar olmadan yapılan genel prova; (Tiyatro) bir oyunun üstünkörü yapılan provası
WALKTHRU : English Turkish
n. içinde geçme, yöntemsel olarak gözden geçirme, üzerinden geçme, belli bir yöntemle inceleme; bir şeyi adım adım gözden geçirme
WALKUP : English Turkish
n. asansörsüz bina, asansörü olmayan bina
WALKUP : English Turkish
adj. asansörsüz, asansörü olmayan (binalarda)
WALKWAY : English Turkish
n. geçit, patika, kaldırım
WALKY-TALKY : English Turkish
telsiz, çift yönlü telsiz iletişim için kullanılan cihaz
WALL : English Turkish
n. duvar, çeper, zar, set, sur
WALL : English Turkish
v. duvarla çevirmek, ayırmak, tecrit etmek, kapatmak
WALL BAR : English Turkish
duvar parmaklığı, duvara iliştirilmiş basamaklar dizisinden oluşan hareket aleti
WALL BARS : English Turkish
n. tırmanma duvarı
WALL BOX : English Turkish
n. (İnşaat) duvar çerçevesi, kurum üfleyici bağlantı yuvası; elektrik panosu, elektrik duvar kutusu, elektrik anahtarı veya elektrik çıkışı tedariki için bir duvara veya tavana konulan kutu
WALL BRACKET : English Turkish
n. duvar rafı, duvar desteği
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani