Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
WITHERING LOOK : English Turkish

solgun bakış, karmaşık bakış, kafa karışıklığı bakışı, şaşırma bakışı, şaşırma ifadesi

WITHERINGLY : English Turkish

adv. kuruyarak, kuruyan bir şekilde, solmakta olan bir şekilde, solarak, solgunlaşarak, cansızlaşan bir şekilde

WITHERS : English Turkish

n. atın omuz başı

WITHHELD : English Turkish

v. "withhold (saklamak)", saklamak, alıkoymak, esirgemek; hapsetmek, zapt etmek, sınırlamak; kontrol altında tutmak; durdurmak, azaltmak; vermekten kaçınmak

WITHHOLD : English Turkish

v. alıkoymak, tutmak, vermemek, esirgemek

WITHHOLD AN ANNOUNCEMENT : English Turkish

duyuruyu bekletmek, ilanı geciktirmek

WITHHOLD ONE'S LOUGHTER : English Turkish

v. gülmesini tutmak, kendini gülmekten almak

WITHHOLDER : English Turkish

n. saklayan kimse veya şey, alıkoyan kimse veya şey, esirgeyen kimse veya şey; hapseden kimse veya şey, zapt eden kimse veya şey, sınırlayan kimse veya şey; kontrol altında tutan kimse veya şey; durduran kimse veya şey, azaltan kimse veya şey; vermekten kaçınan kimse veya şey

WITHHOLDING : English Turkish

n. saklama, alıkoyma, esirgeme; hapsetme, zapt etme, sınırlama; kontrol altında tutma; durdurma, azaltma; vermekten kaçınma

WITHHOLDING EVIDENCE : English Turkish

delil saklama, kanıt gizleme, mahkemeden kanıt saklama

WITHHOLDING FIRE : English Turkish

ateş kesme, ateş durdurma, askerlerin silahlarını ateşlemediği durum (çoğunlukla bir şaşırtma durumu yaratmak için)

WITHHOLDING TAX : English Turkish

n. stopaj vergisi

WITHIN : English Turkish

n. iç, iç kısım

WITHIN : English Turkish

adv. içeri, içinde, içeriye, içeride, içeriden, içinden, için için

WITHIN : English Turkish

prep. içinde, zarfında, kapsamında, dahilinde

WITHIN A GIVEN PERIOD : English Turkish

verilen süre içinde, belirlenmiş bir süre içinde, belli bir zaman diliminde, verilen belli bir süre dâhilinde

WITHIN A MONTH : English Turkish

ir ay içinde, bir aya kadar, bir aylık bir zaman diliminde

WITHIN AN ACE OF : English Turkish

eli kulağında, neredeyse, az kaldı, kıl payı,
in çok yakınında,
e çok yaklaşık

WITHIN AN ACE OF DOING : English Turkish

adv. neredeyse, az kalsın

WITHIN AN INCH OF : English Turkish

pek yakın

WITHIN AN INCH OF ONE'S LIFE : English Turkish

hayatına bir milim mesafede, ölüme çok yakın, neredeyse ölüm

WITHIN AND WITHOUT : English Turkish

adj. içeriden ve dışarıdan

WITHIN BOUNDS : English Turkish

sınırlar içinde, izin verilen alanlar içinde

WITHIN COGNIZANCE : English Turkish

Kavrama dâhilinde, ilgi dâhilinde, farkında olma dâhilinde

WITHIN CRY : English Turkish

adj. çağırınca duyabilecek uzaklıkta