German Turkish
PRASSEIN : German Turkish
e {pretse'dentsfal} r örnek olay, daha önceden olmuş aynı yada benzer olay
PRAXIS : German Turkish
" {pre'tsi:s} kesin, tam; özenlì: açık, belirgin."
PREDIGEN : German Turkish
{'pra:lın} övünmek, böbürlenmek, koltukları kabarmak
PREDIGER : German Turkish
{'pra:lıriş} kendini beğenmiş, palavracı, övüngen
PREDIGT : German Turkish
en {'pre:dikt} e vaiz
PREIS : German Turkish
" e {prays} r fiat, eder; ödül."
PREISAUFSCHLAG : German Turkish
e {prays-aufşla:k} r fiyat artışı, zam
PREISEN : German Turkish
{'prayzın} övmek
PREISGEBEN : German Turkish
" {'praysge:bın} vazgeçmek, bırakmak; açığa vurmak, dile vermek."
PREISTRÄGER : German Turkish
{'praystre:gır} rödül kazanmış kimse
PREISWERT : German Turkish
{'praysve:rt} ucuz
PRELLEN : German Turkish
" {'prelın} şiddetle çarpmak; dolandırmak."
PREMIERE : German Turkish
n {prem'ye:rı} e gala, ilk gösterim
PREMIERMINISTER : German Turkish
{premy'emìnistır} r başbakan
PRESSE : German Turkish
n {'presı} e basın
PRESSEFREIHEIT : German Turkish
en {'presrfrayhayt} e basın özgürlüğü
PRESSEKONFERENZ : German Turkish
en {'presıkonferents} e basın toplantısı
PRESSEN : German Turkish
" {'presın} sıkmak, bastırmak; sıkıştırmak; kalıba vurmak."
PRESTIGE : German Turkish
{pres'ti:jı} e prestij, saygınlık
PREUSSEN : German Turkish
{'proysın} Prusya
PRICKELN : German Turkish
" {'prikıln} gıdıklamak; kaşındırmak."
PRIESTER : German Turkish
{pri:stır} r papaz, rahip
PRIMA : German Turkish
{prima} çok iyi, mükemmel, birinci sınıf
PRIMEL : German Turkish
n {'pri:mıl} e çuhaçiçeği
PRIMITIV : German Turkish
" {primi't:if} ilkel; basit."
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani