German Turkish
DUMDUMGESCHOß : German Turkish
n dumdum kursunu
DUMM : German Turkish
l. aptal, budala, ahmak, ebleh; akil disi; kaz beyinli (gibi. kafali)
(unwissend) cahil, bilgisiz, hafiz
(unerfahren) toy, acemi
(einfältig) alik, bön, safdil, himbd, koyundede; V: andavalh, aval, kaskaval;
(beschränkt) anlayissiz, beyinsiz, akilsiz, kaiinkafall, gabi
(unangenehm) aksi, cansikici, nahos
(unvorsichtig) dikkatsiz
(schwindlig) F sersem, saskin; basi dönen
(stupid) atkafali, darkafali, hayvanca, bön; V; bangoboz;
(Sache) klymetsiz, degersiz, pestenkerani, sacma; V: kici kink;
er Junge toy oglan; agzi henüz süt kokan delikanli;
er Streich eseklik, öküzlük, hamakat, muziplik;
es Zeug laf; sacma sapan; hezeyan, herze; tuzsuz lakirdilar; yansaklik;
es Zeug daherreden herze söylemek; bag budamak; yansamak;
es Zeug anstellen zirzoplasmak;
es Geschwätz hamhum saralop; deli sac-masi;
er Schwätzer acikagiz; hamam kubbesi;
e Gans kafasi bös;
er Kerl Schi. esek herif; V; koroydo;
er Gedanke bös fikir; bei et. der °e sein bsde zarar görmek; Zuletzt wurde mir die Sache zu ^. Nihayet sabnm tükendi. a bist du wirklich so ^? Sende hie izan yok mu? j-n ~ir
^ verkaufen b-ni budala yerine koymak
DUMMBART : German Turkish
m s. Dummkopf
DUMMDREIST : German Turkish
hoyrat ve küstah; utanmaz, arlanmaz, hayasiz, münasebetsiz, edepsiz, sirnasik; hem suclu hem güclü
DUMMERJUNGENSTREICH : German Turkish
m cocuk yaramazlıgi; eseklik, ineklik, bönlük, hayvanlik
DUMMHEIT : German Turkish
ahmaklik, budalalık, hamakat, humk, belähet
(Unwissenheit) cehalet, bilgisizlik
(Unerfahrenheit) toyluk, acemilik
(Einfalt) safdillik
(Beschränktheit) akilsizlık, darkafalilık, kalinkafalilik, mankafalik, gabavet
s. dummer Streich
(Unvorsichtigkeit) dikkatsizlik; Mit der ~ kämpfen Götter selbst vergebens. (Schiller) Cahile söz anlatmak köre renk tarifi gibidir. Spr. Allahtan siska, ne yapsin muska? Spr. Was habe ich denn für e-e ^ gemacht? Ne halt ettim? Er hat e-e ~ begangen. Bir cahillik (sersemlik) tir ett:. Ipine basti
DUMMKOLLER : German Turkish
m (bei Pferden) illeti sükün
DUMMKOPF : German Turkish
m hisir, sersem, balkabagi, hayvan; ahmak herif; esek (kafali); mankafa; mese odunu; hebenneka, ebucehil, gayri menkul; V: dalyarak; esoglu esek; Sag deinem ~ von altem Hern......... (grob) o senin baban olacak adama söyle de
DUMMSCHWÄTZEN : German Turkish
agiz kalabaligina getirmek
stolz hem ahmak hem de gururlu; hem kel hem fodul
DUMPER : German Turkish
m damper
DUMPF : German Turkish
l. (Schall) boguk
(Raum) havasiz
(Luft) agir; nefes aldirmayan
(beklemmend) bogucu, bunaltici, sikici
(muffig) küflü; küf kokan; ufunetli
(gefühllos) hissiz, duygusuz, hayvanca
(bedrückt) mahzun, mag-mum, endiseli, kaygili
(stumpfsinnig) darkafali, körles-mis, budala
(benommen) sersem
(unklar) bellisiz, müphem
(feucht) yas, nemli, rutubetli; ~ dröhnen tangirdamak; güm güm ötmek; ^ dröhnend tangir tungur;
e Stimme sagir ses
ig s. dumpf (2, 5, 7)
DUMPING : German Turkish
n damping
DUN : German Turkish
dial. od. F \\. (betrunken) sarhos
(erschöpft) bitkin; yorgun argin
DUNG : German Turkish
m: Düngemittel n s. Dünger
DUNGGRUBE : German Turkish
gübre (od. bostan) cukuru
DUNIT : German Turkish
m min. dünit
DUNKEL : German Turkish
l. karanlik, muzlim; gün görmez
(Farbe) koyu, karaca
(Bier) siyah
(halb-) los
(schwärzlich-braun) esmer
(Brillengläser) dumanli
(Vokal) kaiin
(unklar) belirsiz, bulamk, mültebis, kapall, müphem, kansik, muglak, muammali, dügümlü
(düster) hüzün verici; sikici
(P.) mahiyeti mechul; süpteli; ^ werden \\. karanlik basmak
(Trauben) ben düsmek; dunkles Brot siyah ekmek; e-e dunkle Gestalt karalti; Es wird ~. Ortalik karanyor. Es wurde mir ^ vor den Augen. Gözlerim karardi. sich nur ^ erinnern können hayalmeyal hatirlamak; Dos Zimmer ist
~. Oda karan-liktir. 2 n karanlik, kararti
DUNKELBLAU : German Turkish
koyu mavi; läcivert
blond (koyu) kumral
braun l. koyu kahverenkli
(Haut) esmer
(Pferd) a) koyu doru b) (schwarzbraun) kara yagiz; yagiz doru
farbig koyu renkli
grau gri füme; kursuni; kursun renkli
grün koyu yesil
haarig karasm
DUNKELHEIT : German Turkish
l. karanlik, zulmet
flg. bellisizlik, bulanik-lik, müphemiyet; bei anbrechender ~ ortalik karanrken; in die ~ kommen (vor Erreichen des Ziels) karanliga kal-mak
kammer/p/io/. sambrnuvar; karanlik oda
männer-tum n obskürantizm 2n: Es dunkelt. Ortalik karariyor. °rot koyu kirmizi; güvez °violett mosmor
DUNST : German Turkish
m l. hafif sis; duman, buhar, bugu
(Vogel0) kücük sacma, kum sacmasi; j-m blauen ~ vormachen F b-ne yalan yutturmak; yalania gercegi saklamak; Er hat keinen blauen ^ davon. F Ondan hie cakmaz. in •~-aufgehen fig. mahvolmak; Qen l. tebahhur etm.
pis koku sacmak
DUNSTIG : German Turkish
l. buharli, bugulu, sisli, dumanli
pusank, puslu Skreis m l. atmosfer
fig. muhit, cevre
DUO : German Turkish
n mus. düo, duetto
denitis / med. onikiparmak barsagi iltihabi
denum n s. Zwölffingerdarm
DUODEZ : German Turkish
(-band m,
formal n) n on ikiye katlanarak yirmi dort sayfadan ibaret olan forma
fürst m pej. cok kücük bir prensligin häkimi
imalsystem n on iki birimine müstenit hesap usulü
Ime / mus. onikili
Staat m pej. cok kücük prenslik
DUOLE : German Turkish
f mus. düole, ikileme
DUPLET : German Turkish
n iki adeseli pertavsiz
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani