Ottoman Turkish
UBÛR : Ottoman Turkish
geçme
UCAB : Ottoman Turkish
(Uccâb) Çok şaşılacak fazla gülünç olan şey
UCACET : Ottoman Turkish
(C.: İcâc) Dişi deve sürüsü. * Toz. * Yüce avazlı, yüksek sesli
UCALE : Ottoman Turkish
Misafirlerin yolda yemek için götürdükleri azık. * Çiftçilerin azık diye evvelce koyup getirdikleri buğday ve arpa
UCAM : Ottoman Turkish
Çekirdek
UCARİM : Ottoman Turkish
Kuvvetli adam
UCAVE : Ottoman Turkish
Tırnağa bitişik olan sinir
UCB : Ottoman Turkish
"(Ucub) Kibir, gurur. Kendini beğenmişlik. Ameline, yaptıkları işe güvenmek. * Varlığı nâdir olan şeyi görünce istiğrab etmek hâli. * Yabancı kadın taifesiyle beraber oturmak ve konuşmaktan pek hoşlanan.(Arkadaş! Ye'se düşen adam, azabdan kurtulmak için istinad edecek bir noktayı aramaya başlar. Bakar ki, bir miktar hasenât ve kemâlâtı var, hemen o kemâlâtına bel bağlar. Güvenerek der ki: ""Bu kemalât beni kurtarır, yeter"" diye bir derece rahat eder. Halbuki a'mâle güvenmek ucubdur. İnsanı dalâlete atar. Çünkü insanın yaptığı kemalât ve iyiliklerde hakkı yoktur; mülkü değildir, onlara güvenemez. Hem insanın vücudu ve cesedi bile onun değildir. Çünkü, kendisinin eser-i san'atı değildir. O vücudu yolda bulmuş, lekita olarak temellük de etmiş değildir. Kıymeti olmayan şeylerden olduğu için yere atılmış da insan almış değildir. Ancak, o vücut havi olduğu garip san'at, acip nakışların şehadetiyle, bir Sani-i Hâkim'in dest-i kudretinden çıkmış kıymettar bir hane olup, insan o hanede emâneten oturur. O vücudda yapılan binlerce tasarrufattan ancak bir tane insana aittir. M.N.)"
UCB : Ottoman Turkish
ibadetiyle gururlanma
UCB-ÜZ ZENEB : Ottoman Turkish
(Bak: Acb-üz-zeneb)
UCBE : Ottoman Turkish
Acaib ve şaşılacak şey
UCCAB : Ottoman Turkish
(C.: Eâcib) Şaşırıp taaccüp edecek nesne
UCCET : Ottoman Turkish
Kaygana aşı
UCD : Ottoman Turkish
Atın kuvvetli olması
UCFET : Ottoman Turkish
Kuru üzüm çekirdeği
UCLE : Ottoman Turkish
Acele ile ve çabuk yapılan iş
UCM : Ottoman Turkish
Araptan gayrisi. Arap milletinden olmayanlar. * (Acmâ. C.) Dilinde tutukluk olanlar
UCME : Ottoman Turkish
Dil tutukluğu. Tutuk tutuk kekeliyerek konuşma. * Acemlik
UCRE : Ottoman Turkish
(C.: Ucer) Ağaç boğumu. * Düğme. * Bedenin tomur kabaran yeri. * Ayıp
UCRUF : Ottoman Turkish
(C.: Acârif) Uzun ayaklı karınca
UCÛBE : Ottoman Turkish
şaşılacak şey
UD : Ottoman Turkish
Meşhur bir sazın adı. * Bir hoş kokulu buhur. * Ağaç parçası. * Budak
UD'İYYE : Ottoman Turkish
(C.: Eda'i) Mesel, hikâyat. * Bilmece, yanıltmaç
UDAL : Ottoman Turkish
Katı, şiddetli. * Pek zor. * Ağır hastalık
UDAT : Ottoman Turkish
Düşman
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani