Ottoman Turkish
UDDET : Ottoman Turkish
Gelecek zamanın hâdiseleri için, darlığa düşmemek için mal ve silâh gibi şeylerde hazırlık. Mühim levâzımat. * İstidad. * Gençlerin yüzlerinde çıkan sivilce
UDHİY : Ottoman Turkish
Deve kuşu yumurtası
UDHİYE : Ottoman Turkish
Cenab-ı Hakk'ın rızası için kurban niyetiyle kesilen hayvan
UDHUKE : Ottoman Turkish
Gülünç şeyler. Komedi
UDHUKEPERDÂZ : Ottoman Turkish
f. Güldürücü, komik
UDİ : Ottoman Turkish
İnce taştan kapak
UDİKA : Ottoman Turkish
Demir çengel
UDLET : Ottoman Turkish
(C.: Uzul) Zahmet, meşakkat. * şiddet
UDLUL : Ottoman Turkish
Doğru yoldan sapma. İslâmiyetten ayrılma, sapıtma
UDM : Ottoman Turkish
Ekmek katığı
UDME : Ottoman Turkish
Buğday renklilik. * Beyazı çok olan deve
UDMUS : Ottoman Turkish
Karanlık
UDRE(T) : Ottoman Turkish
Yel inip hayası büyümek
UDRİC : Ottoman Turkish
Sarı kaftan. * Hızlı ve çok yürüyen at
UDTUMME : Ottoman Turkish
Kişinin aslı
UDUBE : Ottoman Turkish
Keskinlik
UDUL : Ottoman Turkish
Yoldan çıkma, dönme, sapma. * Vazgeçme. * (Âdil. C.) Âdiller, âdil olanlar
UDVA' : Ottoman Turkish
Kuru, sert yer. * Üzerine oturulduğunda rahat olmayan yer. * Evin uzak olması
UDVAN : Ottoman Turkish
Düşmanlık, haksızlık, zulüm
UDÛL : Ottoman Turkish
yoldan çıkma, sapma
UFAFE : Ottoman Turkish
Memede kalan süt artığı
UFAT : Ottoman Turkish
Haramdan nefsini koruyanlar
UFAVE : Ottoman Turkish
Çorbanın sonu
UFAZE : Ottoman Turkish
Pamuk kozası. * Yüksek yer
UFFARE : Ottoman Turkish
Her nesnenin evveli. * Katılık. * Şiddet
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani