Ottoman Turkish
UFFE : Ottoman Turkish
Bir deniz hayvanı. * Davarın emziğinde kalan süt bakiyesi
UFK : Ottoman Turkish
Kıyı, kenar. * Rüzgârın estiği cihetler. * Ufuk. Gökle yerin birleşmiş gibi göründüğü yer. Görüşümüzün nihayetindeki yerler. * Mc: Görüş ve düşünüş derecesi
UFK : Ottoman Turkish
ufuk
UFKA : Ottoman Turkish
İnce deri. * Sünnet edilen deri
UFKÎ : Ottoman Turkish
Ufka ait. Ufka dair ve müteallik. * Yatık düzlük. Yatay
UFKÎ : Ottoman Turkish
ufka ait, yatay
UFRE : Ottoman Turkish
Başın ortasında olan saç
UFUC : Ottoman Turkish
(C.: Afâc) Vurmak. * Göden bağırsağı denilen bağırsak
UFUL : Ottoman Turkish
Gurub, batış. Gözden kayboluş. Görünmez olmak. * Mc: Ölmek
UFUNET : Ottoman Turkish
Çıban veya yaranın çürüyüp fena kokması. * İltihab. * Her hangi bir maddenin çürümesinden hasıl olan pis koku, çürük kokusu. * Sıkıntı veren manevî ağırlık
UFURE : Ottoman Turkish
Üzerinde her ne varsa yenilip hiç bir şey kalmayan yer
UFUSA : Ottoman Turkish
Kekrelik
UFÛL : Ottoman Turkish
atma, kaybolma
UFÛNET : Ottoman Turkish
pis koku, iltihap
UGEYLİME : Ottoman Turkish
Küçük oğlan çocukları
UGLUTA : Ottoman Turkish
(C.: Uglulât
Egalit) Bilmece, bulmaca, yanıltmaca
UGNİYE : Ottoman Turkish
Şarkılar, ilâhiler. Teganni edilen sözler
KEYFÎ : Ottoman Turkish
keyfince
KEYFÎ (KEYFİYYE) : Ottoman Turkish
Keyfe, arzuya bağlı. İsteğe âid ve müteallik
KEYHAN : Ottoman Turkish
f. Dünya, arz
KEYİF : Ottoman Turkish
hoş hâl
KEYL : Ottoman Turkish
Ölçme. * Kile. Hububat ölçüsü. Ölçek
KEYLEKAN : Ottoman Turkish
Bir pırasa cinsi
KEYLUS : Ottoman Turkish
Hazmı kolay olan gıda
KEYLÎ : Ottoman Turkish
Kile ile ölçülen şeyler
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani