Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KURÂ-YI MÜTECÂVİRE : Ottoman Turkish

Komşu köyler

KURÂN : Ottoman Turkish

" ""okunan"" mânâsında ilâhî kitabımızın adı."

KURÂNÎ : Ottoman Turkish

Kurânla ilgili, ait

KURÛN : Ottoman Turkish

çağlar, asırlar, devreler

KURŞUM (KIRŞÂM) : Ottoman Turkish

Büyük kene

KUS'UL : Ottoman Turkish

Yaramaz, leim, lânet edilen kimse. * Kurt eniği

KUSA : Ottoman Turkish

Zayıflık. * Nâhiye

KUSAKIS : Ottoman Turkish

Çok acı olan sarmısak

KUSALE : Ottoman Turkish

Buğday ve arpa kesmiği

KUSAME : Ottoman Turkish

Kassamlara verilen taksim ücreti

KUSARA : Ottoman Turkish

İsteğin ve arzunun son derecesi

KUSARE : Ottoman Turkish

Hususi hücre. * Gemilerde güvertelerin en üstündeki yarım güverte

KUSAS : Ottoman Turkish

Saçın önünde ve ardında nihayeti

KUSASA : Ottoman Turkish

Tırnak kırpıntısı. * Az miktar, az şey

KUSB : Ottoman Turkish

(C: Aksâb) Göden bağırsak denilen büyük bağırsak

KUSBE : Ottoman Turkish

(C: Kuseb) Göden bağırsak

KUSE : Ottoman Turkish

f. Köse

KUSEC : Ottoman Turkish

f. Köse

KUSEYBE : Ottoman Turkish

Bronşcuk

KUSEYRA : Ottoman Turkish

İyeği kemiklerinin altındaki kemik

KUSFEND : Ottoman Turkish

f. Koyun

KUSKUS (KUSKUSA) : Ottoman Turkish

(C: Kusâs) Kaba, kısa boylu erkek

KUSLUB : Ottoman Turkish

Kuvvetli, dayanıklı, sağlam

KUSRE : Ottoman Turkish

Yakın, karib

KUSS İBN-İ SAİDE : Ottoman Turkish

İslâmiyetten önce Arabistan'da yaşamış İyâd Kabilesinin ileri gelenlerinden, mühim hakikatlı bir şâirdir. Cârud gibi hakperesttir. Henüz Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm genç iken Suk-ı Ukaz panayırındaki hitabeti ile meşhurdur. Hitabesinde bir Hak Peygamber geleceğini ve onun en güzel bir din üzere olacağını müjdelemiştir. (K. En. Sh. 61)