Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KÂŞÂNE : Ottoman Turkish

f. Büyük, süslü ve gösterişli ev. Saray. Kışlık, rahat ve mükemmel ev, oda

KÂŞÂNE : Ottoman Turkish

gösterişli ev

KÂŞÂNE-İ MÜRGÂN : Ottoman Turkish

Kuş yuvası

KÎL : Ottoman Turkish

Söz, kelâm, denilen

KÎL U KAL : Ottoman Turkish

Dedikodu

KÎLE : Ottoman Turkish

denildi

KÎLÜKAL : Ottoman Turkish

dedikodu

KÎR : Ottoman Turkish

Katran, zift

KÎRFAM : Ottoman Turkish

f. Simsiyah, katran renginde

KÎSE : Ottoman Turkish

kese

KÎTE : Ottoman Turkish

Bir gün veya bir gece yenecek yemek

KÎZ : Ottoman Turkish

Küçük kap

KÖFTEHOR : Ottoman Turkish

(Bak: Kuftehar)

KÖHNE : Ottoman Turkish

f. Eski, eskimiş. * Zamanı geçmiş. Demode olmuş

KÖHNEBAHAR : Ottoman Turkish

Sonbahar

KÖLE : Ottoman Turkish

t. Bütün tarihî devirlerde başka milletlerden, yabancılardan zorla kaçırılıp hürriyetten mahrum hale getirilerek hizmette kullanılan erkek. (İslâmiyet köleliği en âdil usullerle kaldırmağa çalışmış ve Resul-i Ekrem (A.S.M.), insanları kölelikten kurtarmayı ibadet olarak ilân etmiştir.)

KÖLE : Ottoman Turkish

esir, alınıp satılan insan

KÖRÜK : Ottoman Turkish

Ateşi havalandırmak için yapılmış bir âlet. * Hava ile çalışan bazı çalgıların hava vermeğe mahsus kısmı

KÖŞE : Ottoman Turkish

(Bak: Kuşe)

KÖŞELİ PARANTEZ : Ottoman Turkish

"t. Cümleden tamamıyla ayrı ""haşiye"" gibi bir sözü içine alır."

KÛFE : Ottoman Turkish

"Kızıl kum. * Kızıl kumlu bir yerin adı ki o sebebten ""Kûfe"" diye isim verilmiştir."

KÛFTE : Ottoman Turkish

f. Kıyılıp ezilmiş veya dövülmüş et, köfte

KÛH : Ottoman Turkish

f. Dağ

KÛH-U KAF : Ottoman Turkish

Efsânelerde geçen Kafdağı

KÛH-U TUR : Ottoman Turkish

Tur dağı, Sina dağı