Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KÜFUF : Ottoman Turkish

(Keff. C.) Avuçlar, el ayaları

KÜFYE : Ottoman Turkish

Ancak geçinebilecek kadar olan yiyecek

KÜFÜR : Ottoman Turkish

îmansızlık

KÜFÜRBAZ : Ottoman Turkish

f. Küfür sözü söyleyen. Ahlâksız. Küfrü âdet edinmiş olan

KÜFÜRBAZ : Ottoman Turkish

küfredici

KÜFÜV : Ottoman Turkish

denk, eş

KÜFÜV (KÜFV) : Ottoman Turkish

şerik. Nazir, akran, denk, eş, benzer, misil. Hemtâ. (Bak: Kefâet)

KÜH : Ottoman Turkish

(Bak: Kûh)

KÜH-SAR : Ottoman Turkish

f. Dağ tepesi. Dağlık

KÜHBE : Ottoman Turkish

Kırmızılığa yakın olan beyaz renk

KÜHEN : Ottoman Turkish

f. Eski, zamanı geçmiş. Demode olmuş. Yıpranmış

KÜHENPİR : Ottoman Turkish

f. Yaşı ilerlemiş. Çok yaşlı, ihtiyar

KÜHENSÂL : Ottoman Turkish

f. Yaşlanmış, ihtiyarlamış, kocamış. Eskimiş

KÜHEYLAN : Ottoman Turkish

Cins arab atı. (Gözü sürmelidir.)

KÜHHAN : Ottoman Turkish

(Kâhin. C.) Kâhinler, falcılar

KÜHİSTAN : Ottoman Turkish

f. Dağlık yer, dağı çok olan mevki

KÜHKÜM : Ottoman Turkish

Oturak yeri kemiği

KÜHL : Ottoman Turkish

Sürme. Göz için sürme boyası

KÜHLE : Ottoman Turkish

Sığırdili denilen ot

KÜHUF : Ottoman Turkish

(Kehf. C.) Mağaralar

KÜHUL : Ottoman Turkish

(Kehl. C.) Orta yaşlı kişiler. Olgun kimseler

KÜHULET : Ottoman Turkish

Orta yaşlılık. (
40 yaş arası) Olgunluk çağı. Bazılarına göre: Yirmibir ile altmış yaşa kadar olan insanın hayat devresi. Veya otuz ile elli arası

KÜHURE : Ottoman Turkish

Yüzünü pörtürmek

KÜHÛLET : Ottoman Turkish

erginlik

KÜL'A : Ottoman Turkish

Devenin arkasında olur bir hastalık. * Koyun sürüsü