Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KÜMM : Ottoman Turkish

(C: Ekmâm-Ekmime) Gömlek yeni

KÜMME : Ottoman Turkish

Kavuk

KÜMMEL : Ottoman Turkish

(Kâmil. C.) Kâmiller. Olgunlar. İlmen, dinen ve mânen kâmil olan büyük zatlar. Büyük mâneviyat ve fazilet sahibi insanlar

KÜMMELÎN : Ottoman Turkish

(Kâmil ve kümmel. C.) Kâmiller

KÜMMÎ : Ottoman Turkish

Konik. Koni biçiminde olan

KÜMSERAT : Ottoman Turkish

(C.: Kümsereyât) Armut

KÜMTE : Ottoman Turkish

Kızıllık, kırmızılık, humret

KÜMTER : Ottoman Turkish

(C: Kemâtir) Kısa boylu kaba adam. * Yabani eşek. Vahşi hımar

KÜMUN : Ottoman Turkish

"Pusulanıp gizlenmek. * Tıb: Gözde ""gümne"" denilen bir dumanlı hastalık görünmesi."

KÜMZE : Ottoman Turkish

Bir yere toplanmış hurma

KÜN : Ottoman Turkish

"""Ol"" mânasında emirdir. Allah (C.C.) bir şeye Kün dese; o şey olur."

KÜN : Ottoman Turkish

" ""ol"" emri."

KÜN FEYEKÛN : Ottoman Turkish

(Bak: Emr-i kün)

KÜNA : Ottoman Turkish

f. Arâzi. Tarla. Etrafı çevrilerek ekilen yer

KÜNAM : Ottoman Turkish

f. Kuş yuvası. * Hayvan ini. * İnsanın rahat edip dinleneceği yer

KÜNAN : Ottoman Turkish

"f. ""Ederek, yaparak, eden, yapan"" manâlarına gelerek kelimelere eklenir. Meselâ: (Hande-künân: Gülerek)"

KÜNASAT : Ottoman Turkish

(Künâse. C.) Künâseler, süprüntüler

KÜNASE : Ottoman Turkish

Süprüntü, zibil, çöp

KÜNAT : Ottoman Turkish

(Kâni. C.) Kinâyeciler. Kinâye söyliyenler

KÜNBED : Ottoman Turkish

f. Kubbe

KÜNBÜL : Ottoman Turkish

Sağlam, dayanıklı, sert, katı

KÜNC : Ottoman Turkish

(Günc) f. Köşe. Bucak. Bodrum

KÜNC-İ KANAAT : Ottoman Turkish

Kanaat köşesi

KÜNC-İ MİHEN : Ottoman Turkish

Mihnet, sıkıntı ve ıztırab köşesi

KÜNCÜD : Ottoman Turkish

f. Susam