Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KÜLLİYE : Ottoman Turkish

(Külliyet) Bütünlük, umumilik, genellik. * Bolluk, çokluk, ziyadelik. * Tar: Osmanlı İmparatorluğu zamanında Arap vilâyetlerinde bazı medreselere, üniversite karşılığı verilen ad

KÜLLİYE : Ottoman Turkish

ütünlük, ilgili bütün kısımların bir arada bulunduğu yapı

KÜLLİYEN : Ottoman Turkish

Kâmilen, tamamen. Cüz'î olmamak üzere. Büsbütün. Tamamıyla, toptan, kâffesi

KÜLLİYEN : Ottoman Turkish

ütünüyle

KÜLLİYET : Ottoman Turkish

ütünlük, genellik, kapsamlılık

KÜLLÎ : Ottoman Turkish

"Külle mensub. Cüz'iyat ve ferdlerden meydana gelmiş olan. Umumi, bütün. * Çok, ziyade, fazla. * Man: İnsan dediğimiz zaman küll'ü ve küllîyi ifade etmiş oluyoruz. İnsanın eli, ayağı, kolu, gözü dersek cüz' ve cüz'îyi ifade etmiş oluruz. Dünya denilirse küll; dünyanın karaları, kıt'aları veyahut denizleri dediğimiz zaman küll'ün eczasını ifade etmiş oluyoruz. Küll, cüz'lerden meydana geliyor."

KÜLLÎ : Ottoman Turkish

ütün fertleri ihtiva eden genel kavram, genel, kapsamlı

KÜLLÜ AMM : Ottoman Turkish

Her sene, bütün sene

KÜLLÜ DAİN : Ottoman Turkish

Bütün hastalıklar. Bütün dertler

KÜLS : Ottoman Turkish

Kireç

KÜLSE : Ottoman Turkish

(C.: Ekles) Kireç renginde olmak

KÜLSUM : Ottoman Turkish

Yuvarlak yüzlü. * Yanağı ve yüzü etli olan.KÜLTÜR
Fr. Her türlü fikir, san'at ve âdet varlıklarının hepsi. * Bir kimsenin umumi bilgi seviyesi. * Terbiye. * Ziraat. * Tıb: Tecrübe veya ilâç yapmak için mikrop besleme ve çoğaltma

KÜLTÜR : Ottoman Turkish

ir milletin maddî ve mânevî varlıkları, yaşayış ve davranış şekli, kazanılan genel bilgi

KÜLUH : Ottoman Turkish

Katı yüzlülük

KÜLVE : Ottoman Turkish

(C: Külu-Külliyât) Dağarcık altına çepeçevre diktikleri deri. * Tirşe dedikleri kayış

KÜLÂH : Ottoman Turkish

tepesi sivri başlık

KÜLÇE : Ottoman Turkish

Eritilip tasfiye olunmamış veya topraktan çıkartıldığı gibi bulunan maden. * Büyük parça şeklinde dökülmüş maden

KÜLÜNG : Ottoman Turkish

f. Taşçı kazması

KÜM' : Ottoman Turkish

Ev, beyt

KÜMAHE : Ottoman Turkish

f. Nazarlık

KÜMAN : Ottoman Turkish

f. (Bak: Gümân)

KÜMAT : Ottoman Turkish

(Kemi. C.) Yiğitler, kahramanlar, savaşçılar

KÜMAŞE : Ottoman Turkish

Sürat, hız

KÜMDET : Ottoman Turkish

Renk değiştirme

KÜMEYT : Ottoman Turkish

Koyu doru at. * Kırmızı şarap