Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
MAHSAD : Ottoman Turkish

Ekini biçilmiş yer

MAHSEBE : Ottoman Turkish

şüphe etme, şüphelenme, sanma

MAHSER : Ottoman Turkish

Huy, tabiat

MAHSUB : Ottoman Turkish

Kızamık çıkarmış kişi

MAHSUB : Ottoman Turkish

hesaplanmış

MAHSUBEN : Ottoman Turkish

Hesaplanarak. Hesaplı olarak. Hesabına kaydedilerek

MAHSUBİYET : Ottoman Turkish

Mahsubluk, mensubluk

MAHSUBÂT : Ottoman Turkish

(Mahsub. C.) Hesab edilmiş olanlar. Hesaba dahil edilmişler

MAHSUD : Ottoman Turkish

Biçilmiş ekin. * Ekini biçilmiş tarla

MAHSUF : Ottoman Turkish

Husufa uğramış. Gölgelenmiş. Perdelenmiş

MAHSUL : Ottoman Turkish

Husul bulan. Hâsıl olan. * Elde edilen şeyler. * Toprak ve hayvanlardan elde edilen şey

MAHSULDAR : Ottoman Turkish

f. Verimli, bereketli. Mahsul veren

MAHSULÂT : Ottoman Turkish

(Mahsul. C.) Mahsuller. Hâsılat. Tarladan, bahçeden veya hayvanlardan elde edilen gıda maddeleri

MAHSULÂT-I ARZİYE : Ottoman Turkish

Toprak mahsulleri

MAHSULÂT-I SINÂİYE : Ottoman Turkish

Endüstri mahsulleri

MAHSUN : Ottoman Turkish

İstihkâmlı. Kuvvetlendirilmiş. Sarp, sağlam ve metin kılınmış

MAHSUR : Ottoman Turkish

Etrafı çevrilmiş. Muhasara altına alınmış. Hasrolunmuş. Hududlanmış. Kuşatılmış

MAHSUS : Ottoman Turkish

Ayrılmış, tâyin edilmiş. * Herkese âit olmayıp bazılara âit olmuş olan. Yalnız birine âid olan. Hususileşmiş. Müstakil. * Bile bile, istiyerek. * Yalandan, şakadan, lâtife olarak

MAHSUSA : Ottoman Turkish

Mahsus, hususi

MAHSUSAT : Ottoman Turkish

Gözle görülen, hisle anlaşılan şeyler. (Ma'kulât'ın zıddı)

MAHSUSEN : Ottoman Turkish

Ayrıca, bile bile, mahsus olarak

MAHSUSİYET : Ottoman Turkish

Mahsusluk. Hususi olma hâli

MAHSÛD : Ottoman Turkish

kıskanılan

MAHSÛL : Ottoman Turkish

ürün

MAHSÛLDÂR : Ottoman Turkish

ürünlü