Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
MAHMİDET : Ottoman Turkish

(C.: Mahâmid) Övme, senâ etme, medhetme

MAHMİDETSÂZ : Ottoman Turkish

f. Senâ ve medheden

MAHMİL : Ottoman Turkish

Harameyne hacı kafilesi ile birlikte gönderilen hediyeler. * Deve üzerine konulan sepet. Mahfe. Sürre. * Bir ibareye hamledilen mâna ihtimâllerinden her birisi

MAHMİL : Ottoman Turkish

deve üstündeki sepet, bir söze yüklenen mânâ

MAHMİL-İ ŞERİF : Ottoman Turkish

Mekke ve Medine'ye, sürre namiyle gönderilen hediye ve paraların yüklendiği vasıta

MAHMİYE : Ottoman Turkish

(Himâye. den) Bir şeyi koruma, muhafaza ve himâye etme. * (Muhâfazalı) büyük şehir

MAHMUD : Ottoman Turkish

Medh olmaya müstehak, medhe lâyık. Öğülmüş, medh ü senâ olunmuş. * Peygamberimizin isimlerindendir. * Tar: Ebrehe'nin Kâbeyi yıkmak için getirdiği filin adı

MAHMUD-U BİL-ITLAK : Ottoman Turkish

"Her cihetle ve bütün hallerde medhe ve hamde elyak olan Cenab-ı Hak.(Hiç mümkün müdür ki: Bir baharı halk edemiyen ve bütün meyveleri icad edemiyen ve yeryüzünde sikkeleri bir olan bütün elmaları inşa edemeyen; onların bir misal-i musaggarı olan bir elmayı halk edip o elmayı ni'met olarak birisine yedirsin, şükrünü kazansın, Mahmud-u Bilıtlak'a hamd noktasında iştirak etsin. Hâşâ! M.)"

MAHMUD-ÜL HİSÂL : Ottoman Turkish

İyi ahlâk sahibi

MAHMUD-ÜŞ ŞİYEM : Ottoman Turkish

Medhedilecek huylara sâhib olan. Beğenilen ve takdir edilen hasletler kendinde bulunan

MAHMUDİYE : Ottoman Turkish

Sultan
Mahmud adına yapılan ve kalyon büyüklüğünde olan eski bir harp gemisi. * Sultan
Mahmud zamanında basılan 23 ayar altın. * Sultan
Mahmud zamanında basılan ve yirmibeş gümüş kuruş değerinde olan ince altın sikke

MAHMUL : Ottoman Turkish

"Yüklenilmiş. Hamlolunmuş. Bir şey arkasına yüklenmiş olan. Üzerine alınmış. * Gr: Bir cümlede fâile yükletilen işi, oluşu veya hâli gösteren fiil. * Man: Müsned, haber. ""İnsan nâtık"" cümlesinde ""İnsan"" mevzu, ""nâtık"" mahmuldur."

MAHMULE : Ottoman Turkish

Yük. Hamule

MAHMULEN : Ottoman Turkish

Mahmul olarak, yüklü olarak

MAHMUM : Ottoman Turkish

Hummaya, sıtmaya tutulmuş. Sıtmalı olan. Ateşli olan. Mecnun. Saçma sapan konuşan

MAHMUMANE : Ottoman Turkish

f. Sayıklarcasına, sayıklıyarak. * Ateşler içinde, ateşli olarak

MAHMUR : Ottoman Turkish

(Hamr. dan) Sarhoşluğun verdiği sersemlik. * Uyku basmış ağırlaşmış göz. Baygın göz

MAHMURANE : Ottoman Turkish

f. Baygın bir şekilde. Mahmurcasına

MAHMUZ : Ottoman Turkish

Oksitlenmiş, hamızlanmış

MAHMÛD : Ottoman Turkish

övülmüş

MAHMÛL : Ottoman Turkish

yüklenilen

MAHMÛLE : Ottoman Turkish

yük

MAHMÛR : Ottoman Turkish

aygın göz

MAHN : Ottoman Turkish

Kuyudan su çıkarmak. * İmtihan etmek. * Bahşiş vermek. * Vurmak

MAHNAK : Ottoman Turkish

Boğazın boğacak yeri