Ottoman Turkish
NALİŞZEN : Ottoman Turkish
f. İnleyen
NALÇE : Ottoman Turkish
Küçük nal. * Yemeni, çizme gibi ayakkabılara vurulan hafif demir parçaları. (O.T.D.S.)
NAM : Ottoman Turkish
f. İsim, ad. Lâkab. Ün. Şan. * Vekillik. * Adres
NAM-AVER : Ottoman Turkish
(C.: Nam-âverân) f. Ünlü, meşhur, ad salmış
NAM-ÂVERÂN : Ottoman Turkish
(Nam-âver. C.) Namlı kişiler, ad salmış kimseler, ünlüler, meşhurlar
NAM-I MÜSTEAR : Ottoman Turkish
Takma isim
NAM-I ŞERİF : Ottoman Turkish
Mübarek isim, şerefli ad
NAMAN : Ottoman Turkish
(Nam. C.) f. İsimler, adlar
NAMAZ : Ottoman Turkish
"f. İslâmın beş şartından birisidir. * Duâ. * Zikir. * Kur'an. * Kunut. * Rüku. * Salât. * Şükür. * Tesbih. * Secde. * Hamd. (Bak: Salât
Târik-üs salât)(Arkadaş! Namaz, kul ile Allah arasında yüksek bir nisbet ve ulvi bir münasebet ve nezih bir hizmettir ki, her ruhu celb ve cezbetmek namazın şe'nindendir. Namazın erkânı, ""Fütühat-ı Mekkiye""nin şerhettiği gibi, öyle esrarı hâvidir ki, her vicdanın muhabbetini celbetmek, namazın şe'nindendir. Namaz, Hâlik-ı Zülcelâl tarafından her yirmidört saat zarfında tayin edilen vakitlerde mânevi huzuruna yapılan bir davettir. Bu davetin şe'nindendir ki, her kalb, kemal-i şevk ve iştiyakla icabet etsin. Ve mi'racvari olan o yüksek münâcâta mazhar olsun.Namaz; kalblerde azamet-i İlâhiyyeyi tesbit ve idame.. ve akılları ona tevcih ettirmekle adalet-i İlâhiyyenin kanununa itaat.. ve nizam-ı Rabbâniye imtisal ettirmek için yegâne İlâhî bir vesiledir. Zaten insan, medeni olduğu cihetle, şahsî ve içtimaî hayatını kurtarmak için, o kanun-u İlâhîye muhtaçtır. O vesileye müracaat etmeyen veya tenbellikle namazı terkeden veyahut kıymetini bilmeyen; ne kadar câhil, ne derece hâsir, ne kadar zararlı olduğunu bilâhare anlar, ama iş işten geçer. İ.İ.)"
NAMAZ : Ottoman Turkish
en mühim ibadet
NAMAZGÂH : Ottoman Turkish
Namaz kılınan yer. İbadetgâh. Eskiden şehir dışında, kırda ve sed üzerinde mihrab konulmak suretiyle namaz kılınmak için yapılan yere verilen addır. * Bir kasabanın bütün halkını bir arada bulunduran geniş sahaya da bu ad verilirdi. Bayramlarda ve fevkalâde günlerde kasaba ve civar köyler halkı hep birden orada toplanırlardı
NAMAZGÂH : Ottoman Turkish
namaz kılınan yer
NAMAZGÜZAR : Ottoman Turkish
f. Namazlarını kılan, namazlarını eda eden
NAMBERDAR : Ottoman Turkish
f. Şanlı, ünlü, ad salmış, meşhur
NAMCU(Y) : Ottoman Turkish
(C.: Namcuyân) f. Nam arayan. * Yiğit
NAMCUYÂN : Ottoman Turkish
(Namcu. C.) f. Ün arayanlar, nam arayanlar. * Yiğitler, kahramanlar
NAMDAR : Ottoman Turkish
f. Ünlü, şöhretli, meşhur
NAMDARÂN : Ottoman Turkish
(Namdar. C.) Ünlüler, namlılar, meşhurlar
NAMDARÎ : Ottoman Turkish
f. Namdarlık, ünlülük, meşhur olma
NAME : Ottoman Turkish
f. Mektub. Risale. Kitap
NAME-İ HİCRAN : Ottoman Turkish
Hicrân mektubu. Ayrılık, mektubu
NAME-İ HÜMAYUN : Ottoman Turkish
Tar: Osmanlı Padişahları tarafından İslâm ve Hristiyan Hükümdarlarla Osmanlı Devletine tâbi imtiyazlı olar Mekke Şerifine, Kırım Hanına, Eflâk ve Boğdan Voyvodalarına, Erdel Kralına, Gürcü ve Dağıstan Hanlarına gönderilen mektublara verilen addır
NAME-İ NUR : Ottoman Turkish
Nurun mektubu. Saadet verici mânâlar yazılı kâğıt
NAME-RES : Ottoman Turkish
f. Mektup ulaştıran, mektup eriştiren
NAMEAVER : Ottoman Turkish
(Name-âver) f. Mektup götüren
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani