Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
NAĞME-SAZ : Ottoman Turkish

f. Ahenkle söyleyen, terennüm eden

NAĞME-SERA : Ottoman Turkish

f. Türkü okuyan, şarkı söyleyen

NAĞME-ZEN : Ottoman Turkish

f. Türkü söyleyen, şarkı söyleyen

NAIT : Ottoman Turkish

Dağ. * Hemeden kabilelerinden bir kabile

NAŞİ : Ottoman Turkish

Neş'et eden, yeniden vücuda gelen, yetişen, yetişmiş. * Delil, dolayı, ötürü, sebebiyle. * Geceleyin meydana gelip zâhir olan şey. * Yetişmiş oğlan veya kız

NAŞİB : Ottoman Turkish

Hâfız. * Ok sahibi. İçine girip yapışan nesne

NAŞİD(E) : Ottoman Turkish

(Neşide. den) Şiir söyleyen, şiir okuyan, şiir yazan

NAŞİE : Ottoman Turkish

Delil. Zuhur. * Gündüz veya gecenin evvelki saati. * Uykudan sonra kalkmak hali ve uyanık olduğumuz hal

NAŞİLE : Ottoman Turkish

Eti az olan

NAŞİR : Ottoman Turkish

Neşreden, yayan. * Bir müellifin eserini bastırıp çıkartan. Editör

NAŞİRE : Ottoman Turkish

(C.: Nevâşir) Kolu açan adale. * Kuruyup yağmurdan yeşeren ot

NAŞİTAT : Ottoman Turkish

Meleklerden bir tâife

NAŞİZ : Ottoman Turkish

Karısına karşı çok zâlim olan koca. * (Kalb) heyecanla coşma. * Kalkmış, kabarmış, atan (damar)

NAŞİZE : Ottoman Turkish

Kocasının hanesinden, izni olmaksızın çıkıp kendisini kocasından haksız yere men'eden kadın. Bu çıkış hakikaten olabileceği gibi, hükmen de olabilir. * Kabarmış, şişmiş

NAŞIT : Ottoman Turkish

Büyük yoldan ayrılan küçük yol. * Vahşi sığır. Bir burçtan başka burca varan yıldız. * Neşeli ve şen adam

NE : Ottoman Turkish

"f. ""Değil, yok,"" mânasına nefy edâtıdır."

NE'AL : Ottoman Turkish

Nalbant

NE'AR : Ottoman Turkish

Baş kaldıran, âsi, kafa tutan, serkeş

NE'B : Ottoman Turkish

(C: Niyeb) Sâfi nesne. * Yaşlı dişi deve

NE'BE : Ottoman Turkish

(C: Nâibat) Musibet, belâ

NE'ME : Ottoman Turkish

Nağme, ses

NE'NEE : Ottoman Turkish

Zayıflık

NE'NEHAVA : Ottoman Turkish

Anason, kimyon

NE'Y : Ottoman Turkish

Uzak olmak

NE'Ş : Ottoman Turkish

şiddetle ve kahirle almak. Zorla almak