Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
NEBEÂN : Ottoman Turkish

kaynayıp çıkma

NEBG : Ottoman Turkish

Un öğütülürken tozan un. * Görünmek, zâhir olmak

NEBH : Ottoman Turkish

Köpeğin ürüyüp uluması

NEBHA : Ottoman Turkish

Yüksek, beyaz yer

NEBİ : Ottoman Turkish

Haber getiren. Peygamber. Yeni bir kitap ve şeriatla gelmeyip kendinden evvelki Resülün getirdiği kitap ve şeriatı devam ettiren Peygamber. (Bak: Resül)

NEBİ-Yİ EFHAM : Ottoman Turkish

En büyük, en kıymetli olan Hz. Peygamber (A.S.M.)

NEBİB : Ottoman Turkish

(C: Enbüb) Boğum, kamış boğumu

NEBİH : Ottoman Turkish

(Nebihe) Namlı, şanlı şerefli

NEBİK : Ottoman Turkish

(C: Nebâyık) Sedir ağacının yemişi

NEBİL : Ottoman Turkish

(Nebile) Akıllı, anlayışlı, zekâ sahibi. * Yüksek meziyet sahibi. Güzel huylu. * Bilgili ve faziletli kimse

NEBİLE : Ottoman Turkish

Büyük, iri. (Bak: Nebil)

NEBİR : Ottoman Turkish

(Nebire) Torun

NEBİSE : Ottoman Turkish

Kız torun

NEBİT : Ottoman Turkish

Muhkem, sağlam, katı

NEBİYY : Ottoman Turkish

Yükseklik. * Yol

NEBİYY : Ottoman Turkish

nebi, peygamber

NEBİYYÜ-L HARAM : Ottoman Turkish

Mescid-i Haram Nebisi meâlinde. Resül-i Ekremin (A.S.M.) bir ismi

NEBİYYÜ-R RAHMET : Ottoman Turkish

Bütün âlemler için Rahmete vesile olduğundan peygamber Efendimiz için söylenmiş bir isimdir

NEBİYYÜ-T TEVBE : Ottoman Turkish

Resül-i Ekremin (A.S.M.) bir ismi. (Ümmetinin tevbelerinin kabul edileceğine işâreten bu isim verilmiştir.)

NEBİZ : Ottoman Turkish

(C: Enbize) Hurma şarabı. * Yola bırakılıp atılan çocuk

NEBK : Ottoman Turkish

Yazmak. * Husumet etmek, düşmanlık yapmak. * Düz etmek, düzleştirmek

NEBL : Ottoman Turkish

Ok. Ok hazırlamak

NEBR : Ottoman Turkish

(Nibr)
(C: Enbâr
Nibâr) Keneye benzer bir küçük böcek. * Yukarı kaldırmak, yükseltmek

NEBRAS : Ottoman Turkish

(Nibrâs) (C.: Nebâris) (Süryânice) Kandil. Çıra. Lâmba. * Mc: Nur merkezi

NEBRE : Ottoman Turkish

Demir parçası