Ottoman Turkish
NEHİF : Ottoman Turkish
Zayıf
NEHİH : Ottoman Turkish
Boğaz içinden gelen ses
NEHİK : Ottoman Turkish
Anırtı, eşek anırtısı
NEHİM : Ottoman Turkish
Aç gözlü, doymaz. * Yırtıcı. * Arslan kükremesi
NEHİR : Ottoman Turkish
Burun içinden çıkan ses, hırıltı
NEHİRE : Ottoman Turkish
Ayın evveli
NEHİT : Ottoman Turkish
Eşek anırtısı. Hımar avazı
NEHİTE : Ottoman Turkish
(C.: Nehâyet) Tabiat
NEHİY : Ottoman Turkish
Yasak etmek. Menetmek. * Gr: Emrin menfi şekli
NEHİY : Ottoman Turkish
yasaklama
NEHİZET : Ottoman Turkish
Tabiat. * At kulağına benzer dokunmuş nesne
NEHK : Ottoman Turkish
Zayıf etmek, zayıflatmak. * Eskitmek. * Mübâlağa etmek
NEHME : Ottoman Turkish
Hastaların ve çocukların yiyeceğe karşı olan hırsı, oburluğu
NEHMET : Ottoman Turkish
Himmet, maksat, yüksek himmet. Harislik. şehvet
NEHNEHE : Ottoman Turkish
Dar kaftan, dar elbise
NEHR : Ottoman Turkish
Boğazlamak, kesmek. * Namazda sağ elini sol eli üzerine koymak. * Sadr, göğüs
NEHR : Ottoman Turkish
nehir, ırmak
NEHR-ÜS SEMA : Ottoman Turkish
Samanyolu. Kehkeşan
NEHREN : Ottoman Turkish
Nehirden. Nehir yoluyla
NEHREYN : Ottoman Turkish
İki nehir
NEHRÎ : Ottoman Turkish
(Nehriye) Nehirle ilgili, nehre ait
NEHRÜSSEMA : Ottoman Turkish
samanyolu da denilen yıldızlar kümesi
NEHS : Ottoman Turkish
Kabzetmek, almak. * Yılan sokması. * Eti ön dişiyle almak
NEHSEK : Ottoman Turkish
Yaban havucu
NEHT : Ottoman Turkish
Yontmak. Oymak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani