Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
NEHAREN : Ottoman Turkish

Gündüzün. Gündüz vakti

NEHARÎ : Ottoman Turkish

Gündüzlü, gündüz ile alâkalı. * Yatılı olmayan mekteb veya talebe

NEHAVE : Ottoman Turkish

(Et) çiğ olmak

NEHB : Ottoman Turkish

Yağma, yağmacılık, çapul. * At oynatmak, koşturmak. * Kahr ile bir kişinin malını elinden almak

NEHBE : Ottoman Turkish

Kapmak

NEHBER : Ottoman Turkish

Helâk olacak yer

NEHC : Ottoman Turkish

Yol, usul. * Doğru yol

NEHD : Ottoman Turkish

İri gövdeli ve karınlı at

NEHDA' : Ottoman Turkish

İyi otlar yetişen kumlu arâzi

NEHDAN : Ottoman Turkish

Dolu, dolmuş

NEHEC : Ottoman Turkish

(C: Menâhic) Yol, tarik. * İstikâmet

NEHEL : Ottoman Turkish

Susuz olmak. * İçmenin evveli. * Yaşlı, ihtiyar. * Semiz etli deve

NEHEM : Ottoman Turkish

(Nehim
Menhum) Aç gözlü oluş. şikemperver olmak. Doymak bilmemek. Bir şeye çok düşkün, şehvetli, haris

NEHENG : Ottoman Turkish

(C.: Nehengân) f. Timsah

NEHENGÂN : Ottoman Turkish

(Neheng. C.) f. Timsahlar

NEHER : Ottoman Turkish

Genişlik, bolluk. * Nehir, ırmak

NEHHAB : Ottoman Turkish

(Nehb. den) Yağmacı, çapulcu

NEHHAC : Ottoman Turkish

(Nehc. den) Kılavuz, rehber, mürşid. Doğru yolu gösterici

NEHHAL : Ottoman Turkish

Toprak kazan, kazıcı

NEHHAM : Ottoman Turkish

Yüksek ve gür sesli kimse. * Arslan

NEHHAS : Ottoman Turkish

Esirci

NEHHAT : Ottoman Turkish

Yüce avazlı, gür sesli kişi

NEHHAT (NÜHHAT) : Ottoman Turkish

Çalıştırılan sığır. * İnce. * Hımar, eşek. * Sadaka toplamaya memur olan kişinin işini bitirdikten sonra ücretini alması

NEHİB : Ottoman Turkish

(Nehb. den) Korku, dehşet, ürküntü. * Yağmacı, çapulcu

NEHİDE : Ottoman Turkish

Kalın kaymak