Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
NEZAZA : Ottoman Turkish

Az olmak, kıllet. * Her nesnenin bakiyyesi, artığı ve âhiri

NEZB : Ottoman Turkish

Çağırmak. * Ses, sadâ, savt

NEZD : Ottoman Turkish

"f. Yan. Yakın. Karib. * Göre, nazarında, fikrince. (Arapçadaki ""ind"" mânâsındadır)"

NEZDİK : Ottoman Turkish

f. Yakın, karib

NEZE : Ottoman Turkish

Hafif deve

NEZEL : Ottoman Turkish

Menzil, mekân

NEZELE : Ottoman Turkish

Akmak, seyelan

NEZEVAN : Ottoman Turkish

Atlama, sıçrama

NEZF : Ottoman Turkish

Kuyunun suyunu tamamen boşaltma. * Aklı gitme, sarhoş olma. Zevâle gitme

NEZG : Ottoman Turkish

İfsad etmek, halk içine fitne ve fesad bırakmak. Vesvese

NEZGA : Ottoman Turkish

Taan etmek, çekiştirmek

NEZH : Ottoman Turkish

(Nezih) Nezihlik, temizlik, saflık. * Hiçbir kötü hareketi olmamak. * Kerim, pak, pâkize

NEZİA : Ottoman Turkish

(C.: Nezâyı') Aşiretinden başkasına nikâhlanmış olan kadın

NEZİB (NEZÂB) : Ottoman Turkish

Geyik ve sair hayvanların cima zamanı çıkardıkları ses

NEZİF : Ottoman Turkish

(Nezf. den) Çok kan kaybından kuvvetsiz kalan kimse. * Sarhoş kimse

NEZİH : Ottoman Turkish

(Nezihe) Pâk, temiz. (Bak: Nezh)

NEZİH : Ottoman Turkish

temiz, pak, hoş

NEZİHÂNE : Ottoman Turkish

f. Temizce, iyice, güzelce

NEZİL : Ottoman Turkish

Misafir. İnen, konan

NEZİR : Ottoman Turkish

"(Nezr. den) Bir iş için korkulacak bir şey söyleyip gözdağı vermek. İlerdeki hesap için korkutmak. (""Beşir"" in zıddıdır) * Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâmın bir vasfı olup Allaha (C.C.) inanıp itaat etmeyenlere cehennemden haber verdiği için ""Nezir"" denmiştir."

NEZİRE : Ottoman Turkish

Nezredilmiş olan şey, adak

NEZK : Ottoman Turkish

Yaramaz söz. * Süngü ile vurmak

NEZK : Ottoman Turkish

Hafiflik. * Acele. * Sebkat

NEZLE : Ottoman Turkish

(C.: Nevâzil) Burnun akmasını mucib olan hastalık. * Vücudun herhangi bir organından cerahat veya başka bir maddenin akması

NEZR : Ottoman Turkish

Suâlde ısrar etmek. * Az miktar, azlık