Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
NİZAMNÂME : Ottoman Turkish

düzen yazısı, düzenleme ile ilgili belge

NİZAMÂT : Ottoman Turkish

(Nizam. C.) Nizamlar, muntazam şeyler, düzenler

NİZAMÂT : Ottoman Turkish

  nizamlar, düzenler, sistemler

NİZAMÂT-I LÂZİME : Ottoman Turkish

Lüzumlu, gerekli nizamlar

NİZAMÎ : Ottoman Turkish

Düzenli, tertipli, usulüne uygun. * Kanun ve nizama ait, onunla alâkalı

NİZAR : Ottoman Turkish

Korkutup, uygunsuz şeylerden vazgeçirmek için söylenilen söz

NİZARET : Ottoman Turkish

f. Zayıflık, arıklık

NİZE : Ottoman Turkish

Mızrak

NİZEDÂR : Ottoman Turkish

f. Mızraklı. Kargılı. Süngülü

NİZEK : Ottoman Turkish

f. Câriye. * Küçük mızrak, süngü

NİZEZEN : Ottoman Turkish

f. Mızrakla vuran. * Mızrakçı

NİZK : Ottoman Turkish

Küçük süngü

NİZÂ : Ottoman Turkish

çekişme, kavga

NİÂM : Ottoman Turkish

nimetler

NİÂMÂT : Ottoman Turkish

nimetler

NİŞ : Ottoman Turkish

f. (Arı, akrep gibi böceklerde olan) İğne. * Diken. * Ağu, zehir

NİŞA : Ottoman Turkish

f. Nişasta

NİŞAD : Ottoman Turkish

Bir kimseye yemin vermek

NİŞAN(E) : Ottoman Turkish

f. İz. Nişan. Alâmet. İşaret. * Yara izi. * Hedef, vurulması istenen nokta. * Hâtıra için dikilen taş. * Taltif için verilen madalya. * Evlenmeden önceki anlaşma ve karar işareti veya merasim. * Tuğra. * Ferman

NİŞANDE : Ottoman Turkish

Hedef. Nişan olarak dikilmiş şey

NİŞANE : Ottoman Turkish

(Bak: Nişan)

NİŞANE-İ TASDİK : Ottoman Turkish

"Kabul edildiğine dâir işaret, tasdik işareti. * Mu'cizeler.(Kabir, ehl-i iman için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısı (olduğunu) ihbar eden 124 bin muhbir-i sâdık, ellerinde nişane-i tasdik olan mu'cizeler bulunan enbiyalar ve o enbiyaların haber verdikleri aynı haberleri, keşif ve zevk ve şuhud ile tasdik eden ve imza basan 124 milyon evliyanın aynı hakikata şehadetleri ve hadd ü hesaba gelmeyen muhakkiklerin kat'i delilleriyle o enbiya ve evliyanın aklen ilmelyakîn derecesinde isbat ettikleri ve yüzde doksandokuz ihtimal-i kat'i ile ""idam ve zindan-ı ebedîden kurtulmak ve o yolu saadet-i ebediyeye çevirmek, yalnız iman ve itaatledir"" diye ittifaken haber veriyorlar. S.) (Bak: Muhbir-i sâdık)"

NİŞANGÂH : Ottoman Turkish

f. Hedef yeri. Nişan tahtası. * Silâh namlusunun üstünde bulunan, nişan almağa yarayan kısım

NİŞDE (NİŞDÂN) : Ottoman Turkish

Talep etmek, istemek. * Söz vermek, and vermek

NİŞDET : Ottoman Turkish

Araştırıp sorma. * Kaybolan bir şeyi arama