Ottoman Turkish
NUKUŞ : Ottoman Turkish
Resimler, nakışlar
NUKUŞ : Ottoman Turkish
nakışlar, bezekler
NUKZ : Ottoman Turkish
(C.: Enkâz) Binâ yıkıntısı
NUKÛD : Ottoman Turkish
nakitler, paralar
NUL : Ottoman Turkish
f. Kuş gagası
NUMİD : Ottoman Turkish
f. (Bak: Nevmid)
NUMRUKA : Ottoman Turkish
(C.: Nemarik) Küçük yastık
NUMUD : Ottoman Turkish
(Bak: Nümud)
NUMUDE : Ottoman Turkish
f. Gösterilmiş, gözükmüş olan. Nişan verilmiş. (Bak: Nümune)
NUN : Ottoman Turkish
Kur'an alfabesinde yirmibeşinci harf. Ebced hesabına göre değeri ellidir. * Divid, kalem. * Kılıcın ağzı. Kılıç. * Çene çukuru. * Balık, semek
NUN SURESİ : Ottoman Turkish
Kur'an-ı Kerim'de
sure ve Kur'anda müteşabih ve şifre olan bir harf.(Bütün kalemlerin ve tastir ve kitapların aslı, esası, ezelî me'hazı ve sermedî üstadı Kader'in kalemi ve Nur ve İlm-i Ezelî'nin nuruna işaret eden bir kelimedir. Ş.)
NUN-U MÜTEKELLİM-İ MAA-L GAYR : Ottoman Turkish
"Mütekellim-i maalgayrın ""nun"" harfi. Fiildeki cemi' sigasındaki nun. (Bak: Mütekellim-i maalgayr)"
NUN-U NA'BÜDÜ : Ottoman Turkish
"(Bak:Na'büdü) (Arkadaş! deki un ifade ettiği cem' ve cemaat; fikri ve kalbi ayık olan musallinin nazarında, sath-ı arzı bir mescid şekline getirir ve bütün mü'minlerden teşekkül etmiş, şarktan garba kadar dizilmiş safları havi o cemaat-i kübra içinde namaz kıldığını ihtar ettirir. M.N.)"
NUR : Ottoman Turkish
"Aydınlık. Parıltı. Parlaklık. Her çeşit zulmetin zıddı. Işık. * Kur'ân-ı Kerim. İman. İslâmiyet. Peygamber. * Zulmeti def eden, şule, ışık. (Bazılarınca ziya, nurdan daha sağlamdır ve daha hastır. Nur; dünyevî ve uhrevî olmak üzere iki nevidir. Dünyevi olanı da iki çeşittir: Biri: Envar-ı İlâhiyeden intişar eden nurdur. Akıl ve Nur-u Kur'an gibi. İkincisi: Görmekle hissedilir ki, nurlu cisimlerden ibarettir, güneş, ay ve yıldız gibi... Uhrevi nur: $ ilâ âhir.. âyet-i kerimesinde mensus olan nurdur. Nur, âlemin mânen aydınlığına sebep olan Hazret-i Peygamber'e de (A.S.M.) denir. $ âyetinde beyan olunduğu gibi eşyanın hakikatını olduğu gibi beyan eden şeye de ""nur"" denir. Meşhur bir zata ""Nuri"" denmiştir; bunun sebebi her ne zaman vaaza ve nasihata başlasa gayb âleminden nurun şimşek gibi parıltısı ona tecelli ederdi. L.R.)"
NUR : Ottoman Turkish
ışık, aydınlık
NUR SURESİ : Ottoman Turkish
Kur'an-ı Kerim'in
Suresinin ismi
NUR-FEŞAN : Ottoman Turkish
(Bak: Nurefşan)
NUR-İ AYN : Ottoman Turkish
f. Göz nuru. * Pek sevgili olan
NUR-İ İMAN : Ottoman Turkish
İman nuru. Kur'an ve kâinat hakikatlarının görünmesine ve bulunmasına vesile olan imanın mânevi nuru
NUR-İ KASD : Ottoman Turkish
Kasd ve irâdenin nuru. Kasd ve iradeden gelen parlaklık. Bir istek ve kasıtla yapıldığına âit alâmet ışığı
NUR-İ MÜBİN : Ottoman Turkish
Mübin olan nur. Aşikâr ve açıklayıcı olan ve hak ile batılı ayıran nur. Bilhassa iman ve Kur'an ilminin mânevi nuru
NUR-İ MÜCESSEM : Ottoman Turkish
Çok parlak ve güzel olan. Canlı kılığına girmiş gibi olan nur
NUR-İ ÇEŞM : Ottoman Turkish
Göz nuru. Gözün iyi görür olması. * Mc: Saadet
NUR-UL ENVÂR : Ottoman Turkish
Nurların nuru
NURAN : Ottoman Turkish
Nurlu, parlak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani