Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
RİSALET : Ottoman Turkish

Birisini bir vazife ile bir yere göndermek. * Peygamberlik. Büyük kitapla gelen peygamberlik. * Elçilik

RİSALET : Ottoman Turkish

esullük, peygamberlik

RİSALET-PENAH : Ottoman Turkish

Risaletin kendine istinad ettiği Hazret-i Muhammed (A.S.M.). (Risalet-meab da denir)

RİSALET-ÜN NUR : Ottoman Turkish

Risale-i Nur tabirinin Arapçası. (Bak: Risale-i Nur)

RİSALETPENAHİ : Ottoman Turkish

peygamberlik kendisinde noktalanan Peygamberimiz

RİSAR : Ottoman Turkish

(C.: Ravâsır) Reçel. * Turşu

RİSDE : Ottoman Turkish

İnsan cemaatı, insan topluluğu

RİSE : Ottoman Turkish

Miras yemek

RİSL : Ottoman Turkish

Vakar, ciddiyet, sekinet. * Sabır

RİSM : Ottoman Turkish

Kırmak. * Bulaştırmak

RİSMAN : Ottoman Turkish

f. İp, halat

RİSMAN-BÂZ : Ottoman Turkish

f. İp oynayan. * Mc: Cambaz

RİTAM : Ottoman Turkish

(Retime. C.) Bir şeyi hatırlayabilmek için parmağa bağlanan iplikler

RİTİC : Ottoman Turkish

Çıkmaz yol. Yasak olan şey. Haram

RİTL : Ottoman Turkish

(Retl) Hoş, lâtif, pâkize şey

RİTM : Ottoman Turkish

(Reythme) Fr. Mısra ve cümlelerdeki ses uygunluğundan gelen iç âhengi. Duygunun ses hâline gelişi. * Müvazeneli ve tenasüblü hareket

RİTM : Ottoman Turkish

ahenk

RİTMİK : Ottoman Turkish

Ölçülü, âhenkli

RİV : Ottoman Turkish

f. Hile, düzen

RİVA : Ottoman Turkish

(Reyyân. C.) Suya kanmış olanlar

RİVA' : Ottoman Turkish

(C.: Erviye) Deve üstünde yük bağlanılan ip

RİVAD : Ottoman Turkish

Talep etmek, istemek, arzulamak

RİVAK : Ottoman Turkish

(Bak: Revak)

RİVAYAT : Ottoman Turkish

(Rivâyet. C.) Rivayetler

RİVAYET : Ottoman Turkish

"Hikâye edilen hâdise veya söz. * Bir hâdisenin başkalarına anlatılması. * Peygamberimiz'den (A.S.M.) işittiklerini veya sahabeden duyduklarını birisinin başkasına anlatması. * Kuyudan halk için su çekmek.(Eğer denilse
Resül-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın her hal ve hareketini kemal-i ihtimam ile Sahabeler muhafaza ederek nakletmişler. Böyle mu'cizat-ı azime, neden on-yirmi tarik ile geliyor? Yüz tarik ile gelmeli idi. Hem neden Hazret-i Enes, Câbir, Ebu Hüreyre'den çok geliyor; Hazret-i Ebu Bekir ve Ömer az rivayet ediyor?Elcevab: Nasılki insan, bir ilâca muhtaç olsa, bir tabibe gider; hendese için mühendise gider, mühendisten nakleder; mes'ele-i şer'iyye, müftüden haber alınır ve hâkezâ.. Öyle de, sahabe içinde, ehadis-i Nebeviyeyi, gelecek asırlara ders vermek için, ulemâ-i sahabeden bir kısım, ona mânen muvazzaf idiler. Bütün kuvvetleriyle ona çalışıyorlardı. Evet Hazret-i Ebu Hüreyre, bütün hayatını, hadisin hıfzına vermiş; Hazret-i Ömer, siyaset âlemiyle ve hilafet-i kübra ile meşgul imiş. Onun için, ehâdisi, ümmete ders vermek için, Ebu Hüreyre ve Enes ve Câbir gibi zatlara itimad edip; ondan, rivayeti az ederdi. Hem mâdem sıddık, saduk, sâdık ve musaddak bir sahabenin meşhur bir namdarı, bir tarik ile bir hâdiseyi haber verse; yeter denilir, başkasının nakline ihtiyaç da kalmaz. Onun için bâzı mühim hâdiseler, iki-üç tarik ile geliyor. M.)"