Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
SEHÂVETPERVERÂNE : Ottoman Turkish

cömerliği severcesine

SEHÎM : Ottoman Turkish

pay sahibi

SEK' : Ottoman Turkish

Gitmek

SEKA' : Ottoman Turkish

Kulağı olmayan dişi hayvan

SEKAB : Ottoman Turkish

Dayanıp itimat edilen, güvenilen

SEKAF : Ottoman Turkish

Kabile, soy. Nisbet

SEKAFE : Ottoman Turkish

Akıllılık

SEKAL : Ottoman Turkish

(C.: Eskâl) Misafir. * Mal, mülk, metâ. * Ev metaı, ev eşyası. * İns ve cinnin bir ünvanı. (Bak: Sakalân)(Sekal, meta-i beyt yani ev eşyasıdır. Ayrıca sekal: Misafirin yani yolcunun ağırlık tabir olunan meta ve ailesine ve sahibinin çok zaman kullanmayıp sakladığı kıymetli şeye denir.İns ü cinne sekaleyn denilmesi, arzın içinde ve üzerinde bulunmaları itibariyle onun sekali, ağırlığı gibi olmalarından, yahut amellerinin günahlarının ağırlığındandır denilmiştir.) (E.T.)

SEKAL : Ottoman Turkish

cin ve insan

SEKALEYN : Ottoman Turkish

cinler ve insanlar

SEKAM : Ottoman Turkish

Hastalık. İllet. Bozukluk. (Bak: Sakam)

SEKAM : Ottoman Turkish

hastalık

SEKB : Ottoman Turkish

Su dökmek. Su dökülme

SEKBAN : Ottoman Turkish

f. Köpek besleyicisi. * Padişahın köpeklerini av yerine götüren seyman. * Vaktiyle Yeniçeri Ordusunda bir asker sınıfının ismi. * Köy düğününde silâhlı ve oyun yapan gençler kafilesi. (Türkçede seğmen denir.)

SEKBE : Ottoman Turkish

(C.: Sekebât) Başta olan kepek. * Takke

SEKEBE : Ottoman Turkish

Güzel kokulu bir ağaç

SEKEL : Ottoman Turkish

Musibet, belâ. * Çocuğun ölümü

SEKEM : Ottoman Turkish

Yolun orta yeri. * Lâzım olmak, icab etmek

SEKEN : Ottoman Turkish

Ev ahâlisi. * Mesken, ev. * Kalbin teskin olduğu nesne

SEKENE : Ottoman Turkish

Sâkin olanlar, oturanlar. Bir yerde devamlı oturanlar

SEKENE : Ottoman Turkish

oturan, yerli

SEKENE-İ ARZ : Ottoman Turkish

Yeryüzünde bulunan mahlûkat

SEKENE-İ KARYE : Ottoman Turkish

Köyde oturanlar. Köyün sâkinleri

SEKENÂT : Ottoman Turkish

sekeneler, oturanlar, yerliler

SEKER : Ottoman Turkish

Hurma şarabı