Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
SURAA : Ottoman Turkish

Pehlivan ve bahadır kimse

SURAH : Ottoman Turkish

f. Delik. Gedik

SURAHİ : Ottoman Turkish

Su şişesi, sürahi

SURAM : Ottoman Turkish

Zillet ve hastalık. * Emzikten son çıkan süt

SURE : Ottoman Turkish

Kur'an-ı Kerim'in 114 bölümünden her biri. * Derece. * Duracak yer. Menzilet. * Şeref ve şan. * Güzel inşa edilmiş bina. Sur. * Refi'. * Alâmet, nişan

SURED : Ottoman Turkish

(C.: Surdân) Göçgen adı verilen küçük kuş. * Davar arkasında yanırdan olan beyazlık

SURENCAN : Ottoman Turkish

Şekil ve kabuğu kestaneye benzeyen bir ot kökü

SURET : Ottoman Turkish

(C.: Sur
Suver) Biçim, görünüş. * Kılık. Tarz. * Yol. Gidiş. Hal. * Tasvir. Dıştan görünen şekil. * Çare

SURET-İ SUUD : Ottoman Turkish

Yükselme tarzı

SURET-İ TESVİYE : Ottoman Turkish

Hal çaresi

SURET-İ ZAİFE-İ VÂHİYE : Ottoman Turkish

Hakikatsız, saçma sapan zayıf suret ve vesvese

SURET-PERESTLİK : Ottoman Turkish

Bir şeyin dış görünüşüne ve tertibine önem verip, ruhuna ve mânasına kıymet vermemek. * Resimlere meftuniyet. (Bak: Sanem-perest)(Sanem-perestliği şiddetle Kur'an men'ettiği gibi, sanem-perestliğin bir nevi taklidi olan suretperestliği de men'eder. Medeniyyet ise, suretleri kendi mahasininden sayıp Kur'ana muâraza etmek istemiş. Halbuki: Gölgeli gölgesiz suretler, ya bir zulm-ü mütehaccir veya bir riya-yı mütecessid veya bir heves-i mütecessimdir ki, beşeri zulme ve riyaya ve hevâya, hevesi kamçılayıp teşvik eder... S.)

SURET-ÜL ASR : Ottoman Turkish

Kur'an-ı Kerim'in yüzüçüncü suresi

SURET-ÜL İNFİTAR : Ottoman Turkish

Kur'an-ı Kerim'de seksenikinci Sure olup Mekkidir

SURETBEND : Ottoman Turkish

f. Tasvir yapan. Resimci

SURETEN : Ottoman Turkish

Suret itibariyle, suret olarak, görünüşte. Sanki

SURETGER : Ottoman Turkish

f. Suret yapan, resim çizen, ressam

SURETPEREST : Ottoman Turkish

f. Görünüşe, surete çok kıymet veren. Esasa kıymet vermeyen. * Resimleri çok seven ve meftun olan. (Bak: Sanem-perest)

SURETPEZİR : Ottoman Turkish

f. Meydana çıkan, hâsıl olan, şekillenen

SURETYÂB : Ottoman Turkish

f. şekil bulan, suretlenen, meydana gelen

SURETÂ : Ottoman Turkish

Görünüşte. Zâhiren

SURNA-PA : Ottoman Turkish

f. Zürafa

SURRAD : Ottoman Turkish

Yağmuru olmayan ince bulut

SURRE : Ottoman Turkish

(C.: Surer) Para kesesi, para çıkını. * Hac zamanında İslâm Devletinin pâdişahı tarafından fakir ve muhtaçlara dağıtılması için Mekke ve Medineye her yıl gönderilen para ve sâir şeyler

SURSUR : Ottoman Turkish

Büyük kuvvetli deve