Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
SÜBÜL : Ottoman Turkish

(Sebil. C.) Yollar, caddeler

SÜCCAD : Ottoman Turkish

(Sâcid. C.) Secde edenler

SÜCCED : Ottoman Turkish

(Sâcid. C.) Secde edenler. Secde edip yere kapananlar

SÜCFE : Ottoman Turkish

Geceden bir saat

SÜCLE : Ottoman Turkish

Karnın geniş ve büyük olması. Şişmanlık

SÜCRE : Ottoman Turkish

(C.: Sücür) Yağmur suyundan biriken su

SÜCUD : Ottoman Turkish

Secdeye varmak. Cenab-ı Hakk'ın huzurunda hiçliğini, aczini bilip teslimiyetle yere kapanıp duâ ve tesbih etmek. (Bak: Secde) * (Sâcid. C.) Secde ederek yere kapananlar, secde edenler

SÜCUD : Ottoman Turkish

secde etmek

SÜCUF : Ottoman Turkish

(Secf. C.) Perdeler, örtüler

SÜCUL : Ottoman Turkish

(Secl. C.) Büyük su kovaları

SÜCUN : Ottoman Turkish

(Sicn. C.) Hapishaneler, zindanlar, ceza evleri. * Mc: Dünyanın sıkıntıları

SÜCV : Ottoman Turkish

Gece sükuneti, gecenin sessizliği. * Zulmet istikrarı

SÜDA : Ottoman Turkish

Kendi kendine çobansız gezen hayvan. * Bir şeyi kendi kolayına bırakmak

SÜDA' : Ottoman Turkish

Bir otun adı

SÜDASÎ : Ottoman Turkish

Altılı. Altılık. Altı harfli

SÜDD : Ottoman Turkish

Dağ. * Bulut. * Mâni, engel

SÜDDE : Ottoman Turkish

(C.: Süded) Kapı, eşik

SÜDED : Ottoman Turkish

(Südde. C.) Kapılar, eşikler

SÜDG : Ottoman Turkish

(C.: Esdâg) Göz ile kulak arası ve onun üzerine sarkan zülüf

SÜDS : Ottoman Turkish

(Südüs) Altı kısımda bir kısım

SÜEBA' : Ottoman Turkish

Esnemek

SÜEDA : Ottoman Turkish

(Bak: Suedâ)

SÜEDA : Ottoman Turkish

saidler, mutluluğa erenler

SÜF'A : Ottoman Turkish

Kırmızılığa yakın olan siyahlık

SÜFAE : Ottoman Turkish

(C.: Süfâ) Bir ot cinsi