Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
TEDAÎ : Ottoman Turkish

Birbirini bir iş için davet etmek. * Yıkılıp harap olmak. * Bir şeyi hatıra getirmek. Bir şeyin başka bir şeyi hatıra getirmesi. Çağrışım

TEDAÎ-İ EFKÂR : Ottoman Turkish

Bir fikrin veya şeyin başka bir fikri veya şeyi hatıra getirmesi

TEDAÜL : Ottoman Turkish

Gizlenme, sinme. Zâyi olma. Saklanma. * Küçülme. Büzülme

TEDAÜM : Ottoman Turkish

Kalabalık, izdiham

TEDBİB : Ottoman Turkish

Yumuşak etmek. * Sür'atle gitmek, hızla gitmek

TEDBİC : Ottoman Turkish

Rükuda başı çok eğme

TEDBİH : Ottoman Turkish

Rükuda başını çok aşağı eğmek

TEDBİR : Ottoman Turkish

Bir şeyi te'min edecek veya def' edecek yol. * Cenab-ı Hakk'ın Hakîm ismine uygun hareket, riayet. * Bir şeyde muvaffakiyet için lâzım gelen hazırlık

TEDBİR : Ottoman Turkish

önlem

TEDCİC : Ottoman Turkish

Gökyüzünün bulutlu olması. * Silâh kuşandırmak

TEDE'LÜB : Ottoman Turkish

Kimse görmeden gitmek

TEDEBBÜR : Ottoman Turkish

Bir şeyin sonunu düşünmek, tefekkür etmek. Müdebbir olmak, tedbirli olmak. * Arkasını dönmek

TEDEBBÜR : Ottoman Turkish

sonunu düşünme

TEDECCÜC : Ottoman Turkish

Silâhlanmak

TEDEFFUK : Ottoman Turkish

Suyun fışkırması. Atılmak. * Dökülmek

TEDEFFÜN : Ottoman Turkish

(Defn. den) Gömülme, defnolunma

TEDEHDÜH : Ottoman Turkish

Dönmek

TEDEHHİ : Ottoman Turkish

Dâhileşme. Dehâ eseri gösterme

TEDEHHÜN : Ottoman Turkish

(Dehn. den) Yağ sürünme, yağlanma

TEDEHHÜŞ : Ottoman Turkish

Dehşete düşme. Korkma. Yılma. Ürperme

TEDEHHÜŞ : Ottoman Turkish

korkma, ürperme

TEDEHRÜC : Ottoman Turkish

Yuvarlanmak

TEDEKDÜK : Ottoman Turkish

Taşlıkta ve kum arasında olmak. * Dağ, yerinden ayrılıp pâre pâre olmak. * Zelzele olup yerin deprenmesi

TEDEKKÜL : Ottoman Turkish

Kendini büyük görmek, tekebbürlenmek

TEDELDÜL : Ottoman Turkish

Kımıldamak