Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
TEMTİ' : Ottoman Turkish

Faydalandırma, kâr ettirme

TEMTİT : Ottoman Turkish

"""Ekber"" derken bir elif fazlalaştırıp ""ekbâr"" demek. * Med edip çekmek."

TEMUÇİN : Ottoman Turkish

(Bak: Cengiz)

TEMVİH : Ottoman Turkish

(C.: Temvihât) Sulandırma, su katma. * Haksız bir şeyi haklı gösterme

TEMVİL : Ottoman Turkish

(Mâl. den) Mal sâhibi etme

TEMYİ' : Ottoman Turkish

(Mey'. den) Sıvılaştırma. Sıvı hale getirme

TEMYİL : Ottoman Turkish

İki şey arasında mütereddit olmak, karar verememek

TEMYİS : Ottoman Turkish

Yumuşak yapmak, yumuşatmak

TEMYİZ : Ottoman Turkish

"Bir şeyi diğerinden seçip tarif etmek, ayırmak. Seçmek. İyiyi kötüden ayırmak. * Yargıtay. * Gr: Belirsiz olan kelime ve sayıları belirli hale koymak. Meselâ: ""İşrune dirhemen"" (yirmi dirhem) ve ""Retle zeyten"" (Bir retl zeytin yağı) tâbirlerinde ""dirhemen"" ve ""zeyten"" gibi."

TEMYİZ : Ottoman Turkish

ayırma, seçme

TEMYİZEN : Ottoman Turkish

Temyiz suretiyle. Temyiz yoluyla. Seçerek

TEMYİZEN : Ottoman Turkish

ayırarak, seçerek

TEMZİC : Ottoman Turkish

Karıştırmak. Katmak. Mezcetmek. * Bir kimseye bir şey vermek

TEMZİC : Ottoman Turkish

kaynaştırma

TEMZİG : Ottoman Turkish

Ayırmak. * Dağıtmak

TEMZİK : Ottoman Turkish

(C.: Temzikat) Yırtma, paralama, perakende etmek

TEMÂDİ : Ottoman Turkish

sürüp gitme

TEMÂSİL : Ottoman Turkish

timsaller, semboller

TEMÂSÜL : Ottoman Turkish

misil olma, benzeyiş

TEMÂYÜL : Ottoman Turkish

meyletme, eğilim

TEMÂYÜLÂT : Ottoman Turkish

meyletmeler, eğilimler

TEMÂŞÂ : Ottoman Turkish

seyretme

TEMÂŞÂGER : Ottoman Turkish

seyirci

TEMÂŞÂGÂH : Ottoman Turkish

seyir yeri

TEMŞİK : Ottoman Turkish

Kırmızı balçıkla renk etmek