Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
MESKAB : Ottoman Turkish

Yakın olacak yer

MESKAT : Ottoman Turkish

Doğum yeri. * Düşecek yer

MESKAT : Ottoman Turkish

doğum yeri

MESKAT-I RE'S : Ottoman Turkish

Bir kimsenin doğduğu yer

MESKEN : Ottoman Turkish

Ev. Sâkin olunacak yer. Hâne

MESKEN : Ottoman Turkish

oturulan yer, ev

MESKENE : Ottoman Turkish

Tevazu etmek, alçakgönüllülük göstermek

MESKENET : Ottoman Turkish

Miskinlik. Tembellik. Uyuşukluk. Bitkinlik. Beceriksizlik. Fakirlik. Yoksulluk

MESKENET : Ottoman Turkish

yoksulluk, miskinlik

MESKENET-FİKEN : Ottoman Turkish

f. Miskinliği gideren

MESKENİYET : Ottoman Turkish

Mesken oluş. Sâkin olup durulacak yer olmak

MESKUB : Ottoman Turkish

Kalıba dökülmüş. Akıtılmış

MESKUK : Ottoman Turkish

(Meskuke) Sikkeli. Damgası vurulmuş. * Para hâline konulmuş

MESKUKAT : Ottoman Turkish

(Meskuk. C.) Sikke hâline getirilmiş mâdeni paralar. Akçeler

MESKUM : Ottoman Turkish

Hasta ve yoksul kimse

MESKUN : Ottoman Turkish

İçinde oturanları olan yer. İnsan bulunan şenlenmiş yer

NİGÂH : Ottoman Turkish

(Nigeh) f. Bakmak, nazar etmek. Bakış

NİGÂH : Ottoman Turkish

akış

NİGÂH-I GAZAB : Ottoman Turkish

Öfkeli bakış, kızgınlık bakışı

NİGÂH-I HAYRET : Ottoman Turkish

Hayret bakışı

NİGÂH-I TEDKİK : Ottoman Turkish

Araştırma bakışı, tedkik etme nazarı

NİGÂH-I TEGAFÜL : Ottoman Turkish

Hâli ve gayeyi anlamazlıktan gelen bakış

NİGÂHBAN : Ottoman Turkish

Bekçi. Gözcü. Gözleyen

NİGÂHBANÎ : Ottoman Turkish

f. Bekçilik, gözcülük

NİGÂHDAR : Ottoman Turkish

f. Bekçi, gözcü. * Koruyucu, muhafaza eden, saklayıcı