Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KEYFE HÂLÜK : Ottoman Turkish

Hâlin nasıl? Nasılsın?

KEYFE METTEFAK : Ottoman Turkish

Hangisi olursa. Nasıl rast gelirse

KEYFEMÂ : Ottoman Turkish

Her nasıl?

KEYFEMÂ YEŞÂ' : Ottoman Turkish

Nasıl isterse, istediği gibi

KEYFEMÂYEŞÂ : Ottoman Turkish

canı nasıl isterse

KEYFEN : Ottoman Turkish

nitelikçe

KEYFER : Ottoman Turkish

f. Karşılık, mukabil. * Mükâfat veya ceza

KEYFİYET : Ottoman Turkish

nitelik, özellik, durum

KEYFİYETEN : Ottoman Turkish

nitelik bakımından

KEYFİYYET : Ottoman Turkish

Bir şeyin esâsı ve iç yüzü. Nasıl olduğu ciheti. * Kalite. Madde. (Kemmiyetin zıddıdır.)

KEYFİYÂT : Ottoman Turkish

özellikler, nitelikler, durumlar

MESBUK-ÜZ ZİKR : Ottoman Turkish

Adı ve zikri geçmiş, bahsedilmiş

MESBUT : Ottoman Turkish

Meyyit, ölü. * Deli, aklı gitmiş

MESBÛK : Ottoman Turkish

geçmiş, geri kalmış

MESCEN : Ottoman Turkish

Cezaevi, zindan, hapishâne

MESCİD : Ottoman Turkish

Secde edilen yer. Namazgâh. Cami yerine kullanılan namaz yeri

MESCİD : Ottoman Turkish

secde yeri, küçük cami

MESCİD-İ AKSÂ : Ottoman Turkish

Kudüs'te çok eskiden gelen peygamberlerin (A.S.) yaptırdıkları mâbed

MESCİD-İ HARAM : Ottoman Turkish

Mekke-i Mükerreme'de ve içinde Kâbe'nin bulunduğu en büyük, mukaddes ibadet yeri. (Bak: Kâbe)

MESCUD : Ottoman Turkish

Secde edilmiş. Kendisine secde edilmiş olan. Allah (C.C.)

MESCUM : Ottoman Turkish

Saçılmış, dökülmüş

MESCUN : Ottoman Turkish

Hapsedilmiş

MESCUR : Ottoman Turkish

Sulu süt. * Dizilmiş salkım olmuş inci. * Yanmış. * Kızdırılmış. * Doldurulmuş. Taşkın su. * Alevli ateş, kızgın fırın. * Deniz. * Boş. * Muhtelit. * Mc: Firavun'un battığı deniz

MESD : Ottoman Turkish

İp bükmek

MESDUD : Ottoman Turkish

Seddedilmiş. Kapatılmış. Hududlanmış