Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KETİB : Ottoman Turkish

Dikici, diken

KETİBE : Ottoman Turkish

Asker bölüğü. Ordudan ayrılmış toplu alay. Düşmana çapul eden birkaçyüz kişilik süvari kolu

KETİBEPERVER : Ottoman Turkish

f. Askeri koruyan ve seven. Asker yetiştiren

KETİF : Ottoman Turkish

(Kitf-Ketef) (C.: Ektâf) Omuz. * Kürek kemiği, omuz küreği

KETİFE : Ottoman Turkish

Hased. * Kapıya çakılan yassı büyük demir kilit

KETİT : Ottoman Turkish

Deve avazı. * Sığır avazı

KETİTE : Ottoman Turkish

Sinir

KETİZ : Ottoman Turkish

Yemeği çok yeyip karnını iyice dolduran kişi

KETKAT : Ottoman Turkish

Kelâmı çok olan, sözü çok olan, fazla konuşan

KETKETE : Ottoman Turkish

Kahkaha derecesinden azca gülmek. * Toy kuşunun sesi

KETM : Ottoman Turkish

Saklamak. Gizlemek. Sır tutmak. Söylememek

KETM : Ottoman Turkish

gizleme

KETM-İ ESRÂR : Ottoman Turkish

Sırları saklama

KETM-İ NÜFUS : Ottoman Turkish

Kendini göstermeme. Saklama

KETMETMEK : Ottoman Turkish

gizlemek

KETN : Ottoman Turkish

Kir, pas

KETT : Ottoman Turkish

Zayıf vücutlu kimse. * Mal kazanıp yığan

KETTAN : Ottoman Turkish

Keten

KETUM : Ottoman Turkish

Sır saklayan. Herkese her şeyi konuşmayıp sırrını belli etmiyen. * Her şeyi gizleyen

KETUMANE : Ottoman Turkish

f. Ketum olup ağzı sıkı olan, herşeyi söylemiyen kimseye yakışır surette

KETUMİYYET : Ottoman Turkish

Ketumluk. Ağız sıkılığı. Sır vermemeklik

KETÛM : Ottoman Turkish

sır saklayabilen

KEU' : Ottoman Turkish

Korkak olmak

KEV' : Ottoman Turkish

Vurmak. * Korkmak

KEV'A : Ottoman Turkish

Eli bileğinden eğri olan kadın. (Müz: Ekvâ)