Turkish Risale
MESTAN : Turkish Risale
(Mest. C.) f. Sarhoşlar
MESTANE : Turkish Risale
Sarhoşcasına. Sarhoş bir kimseye yakışır surette
MESTUR : Turkish Risale
Satırlanmış. Çizilmiş. Yazılmış
MESTURE : Turkish Risale
Örtülü kadın. İslâmiyetin emrettiği şekilde örtülmesi farz olan yerlerini örtmüş olan kadın. (Bak: Tesettür) * Gizli tutulan resmi işlerde harcanmak için hükümetin emrine verilen para. (Buna tahsisat-ı mesture de denir.)
MESTÎ : Turkish Risale
f. Sarhoşluk
MESTÎ-BAHŞ : Turkish Risale
f. Sarhoşluk veren, sarhoş edici. Bayıltıcı
MESTÎ-ÂVER : Turkish Risale
f. Bayıltıcı, sarhoş edici
MESUBAT : Turkish Risale
(Mesube. C.) İyiliğe karşı Allah (C.C.) tarafından verilen mükâfatlar
MESUBE : Turkish Risale
(C.: Mesubât) İyiliğe karşı Cenab-ı Hakk'ın vereceği mükâfat
MESUBE (MUSİBE) : Turkish Risale
(C: Mesâyib) Belâ, zahmet. * Mekruh emir
MESUK : Turkish Risale
(Sevk. den) Sevkolunan. İleri sürülen, yollanan. Gönderilen
MESUK-U LEHU-L-KELÂM : Turkish Risale
Kelâmın söyleniş gayesi, garazı ve maksadı
MESUK-UN LEH : Turkish Risale
Bir mânaya sevk olan, mânaya göre söylenen söz. Asıl mevzu (siyaka doğru) ve maksad için söylenen söz
MESULAT : Turkish Risale
Azab, ukubet. Cezâ çekme
MESULE : Turkish Risale
(C: Mesulât) Azap vermek, eziyet etmek. * Hayvanı oka nişan edip atmak yahut diri iken bir tarafını kesmek
MESUS : Turkish Risale
Yavan su. * Panzehir taşı
MESV : Turkish Risale
Mürr dedikleri acı yemen zamkı
MESVA : Turkish Risale
(Mesâvi. den) Mesken, hane, ev, me'va. Yurt
MESVERE : Turkish Risale
(C: Mesâvir) Minder
MESÂFÂT-I BAİDE : Turkish Risale
Uzak mesafeler
MESÜNN : Turkish Risale
(Mesünniyyet) Yaşlı olmak. (Bak: Müsinn)
MESİH : Turkish Risale
Mesh olunmuş. Başka bir şekle, hayvan kılığına girmiş. * Şuurunu kaybedecek hale gelen. Sarhoş ve şuursuz. * Acibe. Garibe. * Güzelliği olmayan. * Tuzsuz ve tatsız yemek
MESİH-ÜD DECCAL : Turkish Risale
Deccal'a da bu isim verilmesinin bir sırrı şudur ki: Bir gözü silik, yani kör ve ayıplı olmasındandır. Sadece bu dünyayı görüp, âhireti görecek gözünün kör olmasındandır. * Mesih, uğursuzluğundan nâşi Deccal'ın lâkabıdır. Nakşı silinmiş para, çok gezen adam, çok cima' eden kimse, yalancı, kezzab ve bir tarafında gözü silik olan adama denir. (L.R.)Hak Dini Kur'an Dili, Cilt: 5, sh: 4172'de şu tafsilât vardır: (Yalancı bir Mesih demektir. Vârid olan hadis-i şeriflerde; Deccal; bir yalancı ve halkı aldatmakta meharetli bir sahtekârdır ki, kâfirliği sahtekârlığı yüzünden belli olduğu hâlde bir takım harikalar göstererek uluhiyyet da'vâ eder. Deccalın bu suretle yalancı bir Mesih olması, onun hıristiyanlık taklidi altında zuhur edeceğini anlatır.) (Bak: Deccal)
MESİHA : Turkish Risale
(C: Mesâyih) Gümüş parçası. * İyi ve yeni yay
MESİHÎ : Turkish Risale
(Mesihiyye) Hristiyan. Hristiyanlığa âit. Hz. İsâ Aleyhisselâma âit ve ona müteallik
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani