Turkish Risale
MEY-HANE : Turkish Risale
f. İçki satılan ve içilen yer
MEY-HAR : Turkish Risale
(Mey-hâre) f. İçki içen, içkici, ayyaş
MEY-HOŞ : Turkish Risale
f. Ekşimtrak, mayhoş
MEY-KEŞ : Turkish Risale
f. İçki içen, şarap içen
MEY-PEREST : Turkish Risale
(C: Meyperestân) f. Devamlı şarap içen
MEYADİN : Turkish Risale
(Meydan. C.) Meydanlar. Geniş yerler. Arsalar
MEYADİN-İ HARB : Turkish Risale
Savaş meydanları. Muhârebe alanları
MEYAMİN : Turkish Risale
(Meymenet. C.) Bereketler, mutluluklar, uğurlar
MEYAN : Turkish Risale
(Bak: Miyân)
MEYASİR : Turkish Risale
Acem merkepleri. (Atlas ve ipek ile süslenen eşeklerdir.)
MEYAZİB : Turkish Risale
Oluklar. Su yolları
MEYD : Turkish Risale
Deprenmek. Sallanmak. * Ziyaret etmek. * Hareket etmek. * Kırağı çalmak. * Meyletmek. * Neşv ü nemâ bulmak. * Başı dönüp midesi bulanmak
MEYDAN : Turkish Risale
Arsa. * Geniş yer. * Etrafı çevrilmiş, üstü açık geniş yer
MEYDAN DAYAĞI : Turkish Risale
Eskiden askeri mekteblerle kışlalarda tatbik edilen cezalardan biridir. Meydanda tatbik edildiği için bu adı almıştır. Arkadaşını yaralamak, hoca ve zâbitine hakarette bulunmak gibi büyük kabahatlerden dolayı verilen bu dayak cezası, saf saf dizilen bütün talebelerin; asker ise kışladaki askerlerin huzurunda atılırdı. Cezaya çarpılacak talebe yahut asker, meydana getirilerek cezayı icab ettiren kabahatle meydan dayağının tatbiki için verilen karar okunduktan sonra serilen bir battaniye üzerine yüzükoyun yatırılır, başının ucuna ve ayaklarının üstüne kuvvetli birer hademe yahut asker oturtulur, okulun inzibât subayı, asker ise bölüğün subaylarından biri ince kızılcık sopasıyla kaba etlerine vururdu.Bu gibi cezalar, herkes ibret alıp bu suçlar işlenmemesi için herkesin gözü önünde icra edilirdi
MEYDAN-I HARB : Turkish Risale
Savaş meydanı, muhârebe alanı, harp meydanı
MEYDAN-I HAŞİR : Turkish Risale
Haşir meydanı. Haşrin yeri.(Sual: Meydan-ı Haşir nerededir?Elcevab: $ Hâlik-ı Hakîm'in herşeyde gösterdiği hikmet-i âliye, hatta tek küçük bir şey'e, çok büyük hikmetleri takmasiyle tasrih derecesinde işaret ediyor ki: Küre-i Arz; serseriyane, bâd-ı heva azim bir dâireyi çizmiyor.. belki mühim bir şey etrafında dönüyor ve meydan-ı ekberin daire-i muhitasını çiziyor, gösteriyor. Ve bir meşher-i azimin etrafında gezip, mahsulât-ı mâneviyesini ona devrediyor ki, ileride o meşherde, enzar-ı nâs önünde gösterilecektir. Demek, yirmibeş bin seneye karib bir daire-i muhitanın içinde, rivayete binaen Şâm-ı Şerif kıt'ası bir çekirdek hükmünde olarak o daireyi dolduracak, bir meydan-ı haşir bastedilecektir. Küre-i Arzın bütün mânevi mahsulâtı, şimdilik perde-i gayb altında olan o meydanın defterlerine ve elvahlarına gönderiliyor ve ileride meydan açıldığı vakit, sekenesini de yine o meydana dökecek; o mânevi mahsulâtları da, gaibden şehadete geçecektir. Evet Küre-i Arz; bir tarla, bir çeşme, bir ölçek hükmünde olarak o meydan-ı ekberi dolduracak kadar mahsulât vermiş ve onu istiab edecek mahlukat ondan akmış ve onu imlâ edecek masnuat ondan çıkmış. Demek Küre-i Arz bir çekirdek ve meydan-ı haşir, içindekilerle beraber bir ağaçtır, bir sünbüldür ve bir mahzendir. Evet, nasılki nurani bir nokta, sür'at-i hareketiyle nurani bir hat olur veya bir daire olur. Öyle de: Küre-i Arz; sür'atli, hikmetli hareketiyle bir daire-i vücudun temessülüne ve o daire-i vücud mahsulâtiyle beraber, bir meydan-ı haşr-i ekberin teşekkülüne medardır. $ M.)
MEYDAN-I MAHŞER : Turkish Risale
Mahşer meydanı
MEYDAN-I İMTİHAN-I İNS Ü CÂN : Turkish Risale
İnsan ve cinlerin imtihan meydanı, yani dünya
MEYEH : Turkish Risale
Su, mâ
MEYELAN : Turkish Risale
Bir tarafa eğilmiş olma. Ziyâde meyil gösterme. İltizam.(Fıtrat yalan söylemez. Bir çekirdekteki meyelân-ı nümuvv der: "Ben sünbülleneceğim, meyve vereceğim." Doğru söyler. Yumurtada bir meyelân-ı hayat var. Der: "Piliç olacağım." Biiznillâh olur. Doğru söyler. Bir avuç su, meyelân-ı incimad ile der: "Fazla yer tutacağım." Metin demir onu yalan çıkaramaz; sözünün doğruluğu demiri parçalar. Şu meyelânlar, iradeden gelen evâmir-i tekviniyenin tecellileridir, cilveleridir. M.)
MEYEZD : Turkish Risale
f. Düğün veya işret meclisi
MEYH : Turkish Risale
Kuyunun suyunun çok olması
MEYHEM : Turkish Risale
"Hâlin nedir, nasılsın?" mânasına kullanılır
MEYL : Turkish Risale
Ortadan bir tarafa eğik olmak. * İstek. Yönelme. Arzu. * Sevme, tutulma, âşık olma. * Gönül akışı
MEYL-ÜT TAHRİB : Turkish Risale
Bozma ve yıkma isteği, meyli
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani