Turkish Risale
MÜRTECA : Turkish Risale
(Recâ. dan) Ümit ve rica olunan şey. Umulmuş olan
MÜRTECEL : Turkish Risale
Düşünülmeden hemen söylenmiş söz veya şiir. * Kelimenin lügat mânası ile ıstılah mânası arasında münasebet bulunmayan kısmına mürtecel; münasebet bulunan kısmına da menkul denir. * Fık: Konuşulandan başkasına bir alâka bulunmaksızın sarih bir ihtimal ile kullanılan lâfızdır. Meselâ: Süreyya lâfzı belli bir yıldızın adı olup her hangi bir şahsa isim olarak da kullanılır, her ikisi arasında bir alâka yoktur
MÜRTECİ : Turkish Risale
(Recâ. dan) Arzulu, ümitli, ümitvâr olan
MÜRTECİ' : Turkish Risale
(Rücu'. dan) Geri dönen, geri dönmek isteyen. İrticâa giden. * Her cihetle en yüksek saadet ve selâmete sevkeden İslâmiyete muhalefetle İslâmdan önceki câhiliyet ve ahlâksızlığa dönmek isteyenlerin vasfı. * İslâmiyete muhalif olanların; hakikat, İslâmiyet ve iman fedakârlarına, İslâmiyetin Asr-ı Saadetteki hâlisiyyetine dönmek isteyenlere taktıkları isim.(Eğer, meşrutiyet bir fırkanın istibdadından ibaretse, bütün ins ve cinn şâhid olsun ki, ben mürteci'im ve şeriatın bir tek mes'elesine ruhumu feda etmeğe hazırım. Ş.)(Kanayan bir yara gördüm mü, yanar tâ ciğerim Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim. Adam aldırma da geç, git diyemem, aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım. Zâlimin hasmıyım amâ, severim mazlumu İrticâ'ın şu sizin lehçede mânâsı bu mu? İşte ben mürteci'im gelsin işitsin dünya. Hem de baş mürteci'im patlasanız çatlasanız. Hadi, kanununuz assın beni, yahut yasanız..)Mehmed Akif (R. Aleyh)
MÜRTECİL : Turkish Risale
Hemen, düşünmeden şiir söyliyen veya karşılık veren. Hazırcevap
MÜRTECİLEN : Turkish Risale
Hemen şiir veya söz söyleyerek. Düşünmeden cevap vererek. Hazırcevaplıkla
MÜRTECİLÂNE : Turkish Risale
f. Düşünmeden hemen şiir veya söz söyliyene yakışır surette
MÜRTECİM : Turkish Risale
Birbiri üstüne istif olmuş olan
MÜRTECİR : Turkish Risale
Kişnemesi güzel olan at
MÜRTED : Turkish Risale
İrtidad eden. İslâm dininden dönen.(İrtidat, din-i celil-i İslâmı kabul ettikten sonra dönmektir. Yâni: Esasen müslüman olan veya bilâhare İslâm dinini kabul etmiş bulunan bir şahsın, bilâhare dönüp başka bir dine intisab etmesi veya hiçbir din ile mukayyed bulunmayıp inkâr-ı mahza sapması demektir. Bu hale "riddet" de denir. Böyle bir şahsa da "mürted" denir. Ist.Fık.K.)(İslâmiyet, sair dinlere kıyas edilmez. Bir müslüman, İslâmiyetten çıksa ve dinini terketse, daha hiçbir Peygamberi kabul edemez; belki Cenâb-ı Hakkı dahi ikrar edemez ve belki hiçbir mukaddes şeyi tanımaz; belki kendinde kemalâta medar olacak bir vicdan bulunmaz, tefessüh eder. Onun için İslâmiyet nazarında, harbî kâfirin hakk-ı hayatı var. Hariçte olsa, musalâha etse; dâhilde olsa, cizye verse; İslâmiyetçe hayatı mahfuzdur. Fakat mürtedin hakk-ı hayatı yoktur. Çünkü vicdanı tefessüh eder, hayat-ı içtimaiyyeye bir zehir hükmüne geçer. Halbuki Hristiyanın bir dinsizi, yine hayat-ı içtimaiyeye nâfi' bir vaziyette kalabilir. Bazı mukaddesatı kabul eder ve bazı Peygamberlere inanabilir ve Cenab-ı Hakk'ı bir cihette tasdik edebilir. M.)(Ecnebi dinsizleri gibi de olamazsın. Çünkü onlar bir peygamberi inkâr etse, diğerlerine inanabilirler. Peygamberleri bilmese de, Allah'a inanabilir. Bunu da bilmezse, kemalâta medar bazı seciyeleri bulunabilir. Fakat bir müslüman, en âhir ve en büyük ve dini ve dâveti umumi olan Âhirzaman Peygamberi Aleyhissalâtü Vesselâm'ı inkâr etse ve zincirinden çıksa, daha hiçbir peygamberi, hatta Allah'ı kabul etmez. Çünkü bütün peygamberleri ve Allah'ı ve kemâlâtı onunla bilmiş. Onlar onsuz kalbinde kalmaz. Bunun içindir ki, eskidenberi her dinden İslâmiyete giriyorlar. Ve hiçbir müslüman, hakiki yahudi veya mecusi veya nasrani olmaz. Belki dinsiz olur, seciyeleri bozulur; vatana, millete muzır bir hâlete girer. Ş.)(Maahâza beşeriyetin hakiki bir din dâiresinde umumi bir uhuvvet teşkil ederek mesudane yaşaması, müslümanlıkta bir gayedir. Umum beşeriyetin menfaatleri de bunu muktezidir.Binaenaleyh hakiki bir din olan İslâmiyetin mehasin ve mealisini anlamış olması iktiza eden bir müslimin bilâhare bu gayeye muhalif hareket etmesi; hem kendisinin, hem de âmmenin menfaatlerine münafi âhenk-i umumiyi ihlâle bâdi olacağından hakkında böyle bir cezayı müstelzim olur. Umumun selâmeti için böyle bir cezanın vücuduna ihtiyaç vardır. Ist.Fık.K.)İslâm dini, maddî ve mânevî; ferdî ve ictimaî bütün iyilikleri kendinde topladığından, İslâmiyeti terketmek, bütün iyilikleri terketmek demek olur. Bu itibarla mürtedde hiçbir hayır ve salâh kalmaz, canavar bir hayvana inkılab eder
MÜRTEDİ' : Turkish Risale
Yasak olan şeyleri yapmayan, onlardan kaçınan
MÜRTEDİF : Turkish Risale
Arkasından giden, ardına düşen. * Hayvana binen kimsenin ardına binen
MÜRTEFAK : Turkish Risale
Rahat olacak yer
MÜRTEFİ' : Turkish Risale
(Ref'. den) İrtifâ eden, yükselen, yükselmiş, yüce
MÜRTEFİD : Turkish Risale
Kazanan, faydalanan, edinen
MÜRTEHEN : Turkish Risale
(Rehn. den) İpotek edilen. Rehin olarak alınan
MÜRTEHİL : Turkish Risale
(Rıhlet. den) Göç eden, irtihal eden. Dünyadan göçen, ölen
MÜRTEHİN : Turkish Risale
(Rehn. den) Rehin eden. Rehin olarak alan
MÜRTEHİS : Turkish Risale
Ucuz sayan. İrtihas eden
MÜRTEHİZ : Turkish Risale
Rezil ve kepaze olan. İrtihaz eden
MÜRTEKIB : Turkish Risale
(Rükub. dan) Bekleyen, gözleyen, uman. * Göz hapsine alan
MÜRTEKIŞ : Turkish Risale
Birbirine giren. Karmakarışık olan
MÜRTEKİB : Turkish Risale
(Rukub. dan) İrtikab eden, kötü iş yapan. * Rüşvet alan ve yiyen
MÜRTEKİBÎN : Turkish Risale
(Mürtekib. C.) İrtikâb edenler. Kötü iş yapan kimseler. * Rüşvet alan ve yiyen kişiler
MÜRTEKİZ : Turkish Risale
(Rekz. den) Yerli yerinde sağlamca duran
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani