Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
NACİ(YE) : Turkish Risale

Kurtulmuş, necat bulmuş. Cennetlik olan

NACİL : Turkish Risale

Nesli kerim, şerefli olan, soyu temiz

NACİLEYN : Turkish Risale

Ana ve baba, ecdad ve evlâd, dedeler ve babalar

NACİR : Turkish Risale

Ağaçlarda yaprak saplarının dibindeki filiz

NACİS : Turkish Risale

İyileşmez hastalık

NACİYE : Turkish Risale

(C.: Nâciyât) Sür'atli deve

NACİZ : Turkish Risale

Azı dişi

NACİŞ : Turkish Risale

Avı ürküterek avcının tarafına kovalayan adam

NADAR : Turkish Risale

(Nadâret) Altun

NADAS : Turkish Risale

Tarlayı temizleyip otlarını kurutmak için önceden sürüp hazırlama

NADC : Turkish Risale

Kıvam. Büluğa erme. Pişme

NADD : Turkish Risale

Azık, rızık

NADDAHATAN : Turkish Risale

Püsküren çifte pınarlar

NADH : Turkish Risale

Su serpmek, sulamak. Su içip kanmak. * Musallat olanı defetmek. * Suyun feveran etmesi, püskürmesi

NADIC : Turkish Risale

(C.: Nevadıc) Olgunlaşmış, olmuş, kıvama gelmiş

NADİ : Turkish Risale

Nidâ eden, haykıran, çağıran. * Halkın, meşveret gibi, birşey konuşmak üzere bir yere toplanmaları. Nitekim İslâmdan evvel Mekke'de Kureyş'in toplandığı meclis binasına "Darünnedve" denilirdi. Nâdi; orada ve o gibi yerlerde toplanan heyettir ki; bezm, meclis, mahfil, kongre tâbirleri gibidir. (E.T.)

NADİB : Turkish Risale

Geçmiş. * Hafif adam. * Yas tutan

NADİC : Turkish Risale

Olgun meyve. * İyi pişmiş et

NADİD : Turkish Risale

Salkımları sık olan üzüm veya muz. * İçi doldurulmuş yastık, minder, şilte gibi şeyler

NADİM : Turkish Risale

Nedamet etmiş, pişman

NADİMÂNE : Turkish Risale

f. Pişmanlıkla, pişman olarak, nedamet duyarak

NADİMİYET : Turkish Risale

Pişmanlık, nedamet

NADİR(E) : Turkish Risale

Az bulunan. Seyrek

NADİRE-PERDÂZ : Turkish Risale

f. Güzel söz söyleyen

NADİRE-SENC : Turkish Risale

f. Nükteli konuşan, güzel fıkralar anlatan, zarif kimse