Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
NAFİLE : Turkish Risale

Fık: Farz ve vâcibden gayrı mecburiyet olmadığı hâlde yapılan ibadet. Fazladan yapılan iş. * Menfaatli olmayan. Ziyâdeden olan. * Torun. * Ganimet malı. Bahşiş. Atiyye

NAFİR : Turkish Risale

Nefret eden. Ürken, korkan. Sevmeyen. * Galip olan. * Öksürüp burnundan sümüğü saçılan koyun

NAFİS : Turkish Risale

(Nefs. den) Gözü nazar değer olan kimse. * Açan ve ferahlandıran

NAFİS-ÜL KERB : Turkish Risale

Sıkıntı ve belâlara, göz değmesine, nazara te'sir edip kaldıran

NAFİZ : Turkish Risale

Çok fazla titreten sıtma

NAFİZ-ÜL EMR : Turkish Risale

Emri geçip sözü dinlenilen. * Kendisine itaat edip boyun eğilen

NAFİZ-ÜL KELİM : Turkish Risale

Sözü geçen

NAFİZE : Turkish Risale

Karından vurulup arkaya çıkmış olan yara

NAFİZİYET : Turkish Risale

Sözü geçerlik, nâfizlik

NAGAM : Turkish Risale

(Nağme. C.) Nağmeler, âhenkler, türküler

NAGAM-KÂR : Turkish Risale

f. Nağmeler söyleyen, ezgici

NAGAM-PERVER : Turkish Risale

(C.: Nagamperverân) f. Türkü söyleyen, nağmeci. Nağme seven

NAGAMÂT : Turkish Risale

Nağmeler, âhenkler, güzel sesler

NAGAŞAN : Turkish Risale

Iztırab, acı

NAGFA : Turkish Risale

Ceviz ağacına benzer bir ağacın adıdır ve Beyrut dağlarında olur; dut gibi yemiş verir

NAGIZ : Turkish Risale

Şaşırdığında başını sallayan kimse. * Kürek başında olan kıkırdak

NAGK : Turkish Risale

(C.: Nuguk) Karga çağırmak

NAGL : Turkish Risale

Çürük sahtiyan

NAGM : Turkish Risale

Gizli kelâm, gizli söz

NAGR : Turkish Risale

Gadap etmek, hiddetlenmek, kızmak. * Kin tutmak. * Çömlek kaynamak

NAGS : Turkish Risale

Kederli, gamlı olmak

NAGZ : Turkish Risale

Devekuşunun erkeği. *Başını sallayıp depretmek. * Bulutun koyu ve kesif olması

NAGÂH : Turkish Risale

f. Birdenbire, ansızın, hemen. (Nâgeh, nâgehan, nagehâne, nagehânî)

NAH : Turkish Risale

f. İp, ince ip. * Tel. * Halı, kilim

NAH' : Turkish Risale

Kesme, boğazlama