Multilingual Turkish Dictionary Turkish Risale

NAHİYE : Turkish Risale

Yan taraf, kenar, civar, çevre. * Küçük yer, bölge. İdari taksimatta, kazadan küçük, köyden büyük olan yerleşme merkezi

NAHİZ : Turkish Risale

Uçmaya hazırlanmış ve kanatları bitmiş olan kuş. * Tavşancıl yavrusu

NAIT : Turkish Risale

Dağ. * Hemeden kabilelerinden bir kabile

NAK : Turkish Risale

f. Nisbet edatı olarak kelimelere eklenir, sıfat meydana getirilir. Meselâ: Gam-nâk $
Gamlı, kederli

(C: Nuk'-Enku) Su saklayacak yer. * Kuyu içinde olan su. * Deve kuşu avazı. * Feryâd etmek, bağırıp çağırmak. * Susuzluğu teskin etmek, susuzluğu gidermek. * Sıcak suda haşlama. * İlâç olarak çıkarılan su. * Suda ıslanma. * Toz

NAKA : Turkish Risale

(C.: Enkâ) Kumdan meydana gelmiş tepe

NAKA' : Turkish Risale

Temiz olma

NAKAKA : Turkish Risale

Kurbağaların çağrışıp ötmeleri. * Tavuğun yumurtladığında ötüp gıdaklaması

NAKAL : Turkish Risale

Bir yerden naklolunduğunda bâki kalan ufak taşlar. * Devenin tabanına ârız olur bir hastalık

NAKALE : Turkish Risale

(Nâkıl. C.) Haberciler, nakledenler

NAKARAT : Turkish Risale

(Nakra. C.) Durmadan tekrarlanan usandırıcı şeyler. * Edb: Şarkının belli yerlerinde tekrarlanan bestesi değişmeyen parça

NAKARE : Turkish Risale

f. Davul, kös. Dümbelek

NAKAVE : Turkish Risale

Temizlik

NAKAİS : Turkish Risale

(Noksan. C.) Eksiklikler. Noksanlar

NAKB : Turkish Risale

(C.: Enkâb) Delmek, delik açmak. * Girmek. * Dağ içindeki yol

NAKBA : Turkish Risale

Tabanı aşınmış deve

NAKD : Turkish Risale

(C?: Nukûd) Madeni para, akçe. * Bir şeyin bedelini peşinen ödemek. * Para olarak bulunan servet. * Vezin ve ayarı tamam olan para. * Bir şeye hırsızlamasına bakma. * Seçmek. * Saymak

NAKD-İ CÂN : Turkish Risale

En kıymetli olan şey

NAKD-İ MEVCUD : Turkish Risale

Mevcud olan para, elde bulunan para

Turkish Risale

NAHİRE : Turkish Risale

NAHİS : Turkish Risale

NAHİSE : Turkish Risale

NAHİT : Turkish Risale