Turkish Risale
KEFEŞ : Turkish Risale
(Bak: Kafş)
KEFF : Turkish Risale
Vaz geçme, el çekme, çekinmek, men'etme, imtinâ etmek, sâkit olmak. * Avuç, el, avuç içi. * Nimet
KEFF-İ YED : Turkish Risale
El çekme. Karışmama
KEFFARET : Turkish Risale
(Masdar gibi kullanılıyorsa da "keffâr" mübalâğa isminin müennesi olup, asıl mânası: örtücü ve imhâ edici demektir.) Bir mecburiyet altında veya yanlışlıkla işlenmiş günahı affettirmek ümidiyle şeriata uygun olarak verilen sadaka veya tutulan oruç. * Günahtan arınma
KEFFARET-ÜZ ZÜNUB : Turkish Risale
Günahların keffareti. Mü'min insanların çeşitli hastalık ve musibetlerine denir. Çünkü günahlarından afvına vesile olabilir. (Huk. İslâmiye ve Ist. Fık. K.)
KEFFARET-İ HALK : Turkish Risale
Hac için ihrama girip de bir özre mebni saçlarını vaktinden evvel traş ettiren kimsenin tutacağı üç günlük oruçtan ibârettir
KEFFARET-İ KATL : Turkish Risale
Bir müslümanı veya bir zımmiyi amden değil de bir hata neticesi olarak öldüren bir müslümana lâzım gelen keffârettir ki; muktedir ise, bir mü'min köle âzad etmekten; buna muktedir değilse, iki ay muttasıl oruç tutmaktan ibârettir
KEFFARET-İ SAVM : Turkish Risale
Ramazan-ı Şerifte özürü bulunmaksızın muayyen şartlar dâhilinde orucunu bozan bir mükellefin, müslim veya gayr-i müslim bir köle veya câriye azâd etmesinden; buna muktedir değilse, iki ay muttasıl oruç tutmasından; buna da muktedir değilse, altmış fakire yemek yedirmesinden ibârettir
KEFFARET-İ YEMİN : Turkish Risale
Yaptığı bir yemine sadık kalmayıp bozan bir müslümana lâzım gelen keffâret demektir ki: Muktedir ise, müslim veya gayr-i müslim bir köle veya câriye azad etmekten; muktedir değil ise, on fakiri akşamlı sabahlı doyurmaktan veya on fakire birer parça libas giydirmekten; bu üç şeyden birine muktedir olamayana da üç gün muttasıl oruç tutmaktan ibârettir
KEFFARET-İ ZIHAR : Turkish Risale
Zıhar keffareti.Keffâret-i zıharın vâcib olmasının şartı kudrettir. Muktedir olan, köle azad eder; değilse iki ay oruç tutar, buna da gücü yetmezse altmış fakire yemek verir. (Bak: Zıhâr)
KEFFE : Turkish Risale
(C.: Kifef) Terazi kefesi. * Her yuvarlak cisim. * (C.: Ükef) El ayası
KEFGİR : Turkish Risale
f. Köpük tutan. * Kevgir, delikli kap
KEFH : Turkish Risale
Karşı karşıya savaşma
KEFKEFE : Turkish Risale
Men'etmek, engel olmak
KEFL : Turkish Risale
Okşamak. * Kefil olmak. * Yaramaz gönüllü olan
KEFN : Turkish Risale
Yün eğirmek
KEFR : Turkish Risale
(C.: Küfur) Örtme, sarma, * Köy, karye
KEFT : Turkish Risale
Cem'etmek, toplamak. * Sarfetmek, harcamak. * Evmek. * Katı katı sürmek
KEFTAR : Turkish Risale
f. Sırtlan
KEFTER : Turkish Risale
f. Güvercin, kebuter
KEFUR : Turkish Risale
Hakkı gizleyici, doğruyu gizleyen
KEFÇE : Turkish Risale
f. Kepçe
KEFİ : Turkish Risale
Nazir, misil, benzer, denk, eş
KEFİL : Turkish Risale
(Kefâlet. den) Birisinin bir borcu ifâsı lâzım gelirken, ifâ etmediği takdirde, o borcu ifâyı kendi üzerine alan kimse. Kefâlet eden kimse
KEFİL Bİ-T-TESLİM : Turkish Risale
Bir malın teslimine kefil olan kimse
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani