Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
KUSSAS : Turkish Risale

Bir demir madeninin adı

KUST : Turkish Risale

Topalak dedikleri ot

KUSTAR (KISTÂR) : Turkish Risale

Kesedar. Sarraf. * Tüccar, tâcir. * Mizan, ölçü. * Bir şehre veya bir beldeye vâli olan kimse

KUSTAS : Turkish Risale

Büyük terazi

KUSU : Turkish Risale

Uzaklık, ırak olmaklık. * Son olmaklık

KUSUR : Turkish Risale

Noksanlık. Eksiklik. Noksan ve âcizlik. İhmal. Tedbirsizlik. * Cem' olmalar. * Pahalanmak. *Eksilmek. * Şiddetli olan şeyin yavaşlayıp sâkin olması. * Bereketlenmek. * İmtina', âciz olmak. * Bir hesabın üstü. Artan kısım. * (Kasr. C.) Kasırlar. Saraylar. Köşkler.(Şeytanın mühim bir desisesi
İnsana kusurunu itiraf ettirmemektir. Tâ ki, istiğfar ve istiâze yolunu kapasın. Hem nefs-i insaniyenin enaniyetini tahrik edip, tâ ki, nefis kendini avukat gibi müdafaa etsin; âdeta taksiratdan takdis etsin. Evet şeytanı dinliyen bir nefis, kusurunu görmek istemez; görse de, yüz te'vil ile te'vil ettirir. $ sırriyle, nefsine nazar-ı rıza ile baktığı için ayıbını görmez. Ayıbını görmediği için itiraf etmez, istiğfar etmez, istiaze etmez; şeytana maskara olur. Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm gibi bir Peygamber-i Alişan , $ dediği halde, nasıl nefse itimad edilebilir. Nefsini ittiham eden, kusurunu görür. Kusurunu itiraf eden, istiğfar eder. İstiğfar eden, istiaze eder. İstiaze eden, şeytanın şerrinden kurtulur. Kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Ve kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır. Ve kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar; itiraf etse, afva müstahak olur. L.)

KUSUR-İ CİNAN : Turkish Risale

Cennet'teki köşkler

KUSURE : Turkish Risale

Acizlik, güçsüzlük

KUSUT : Turkish Risale

Haktan sapmakla cevr ve zulmetmek. * Birşeyi kısımlara ayırmak, tefrik etmek

KUSVA : Turkish Risale

Son derecede bulunan. * Son, nihayet. * Son sınır. Erişilecek olan en son nokta

KUT : Turkish Risale

Yaşatacak gıda, rızık. * Kuvvetlendirmek

KUT'A : Turkish Risale

Bir hurma cinsi

KUT-I LÂ-YEMUT : Turkish Risale

Ölmeyecek kadar olan rızık, yiyecek

KUT-I MESİH : Turkish Risale

Hurma. * Şarap

KUTA' : Turkish Risale

(C: Kutâ-Kutevât) Atın arkalaşacak yeri. * Bağırtlak kuşu

KUTA' (KUTU') : Turkish Risale

Düş yormak, rüya tâbir etme. * Su kesilmek.* Başka yere gitmek

KUTAA : Turkish Risale

Bir şeyin kesintisi ve kırıntısı

KUTAFE : Turkish Risale

Toplarken düşüp dökülen üzüm ve yemiş döküntüsü

KUTAR : Turkish Risale

Kebap kokusu. Ot kokusu

KUTB : Turkish Risale

(Kutub) Dünyanın şimâl veya cenub uçları. (Güney ve kuzey taraflarının son kısımları.) * Elektrik cereyânını meydana getiren veya mıknatısın uçlarından her biri. * Dini bir meslek veya grubun başı. Bir çok müslümanların kendisine bağlandıkları azim ve büyük evliyaullahtan zamanın en büyük mürşidi

KUTB-U CENUBÎ : Turkish Risale

Güney kutbu

KUTB-U DEVRAN : Turkish Risale

Halife ve bu sıfatı alan Osmanlı padişahı

KUTB-U RİSALET : Turkish Risale

Risaletin başı. * Hz. Muhammed (A.S.M.)

KUTB-U ŞİMALÎ : Turkish Risale

Kuzey kutbu

KUTB-UD DİN : Turkish Risale

Dinin kutbu