Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
KUVVE-İ MÜMEYYİZE : Turkish Risale

İnsanın iç âleminde hissedilenleri birbirinden ayırdetme kudreti. * Hayır ve şerri anlayıp ayıran bir duygu ve kuvvet

KUVVE-İ MÜTEHAYYİLE : Turkish Risale

Hissolunan şeyin gıyabında resim ve tasvir kuvveti. Hayâl kuvveti

KUVVE-İ MÜVELLİDE : Turkish Risale

Tevlid edici kuvve, meydana getirci kuvvet

KUVVE-İ NÂTIKA : Turkish Risale

Konuşma, güzel ifade etmek kudreti

KUVVE-İ SEBUİYE : Turkish Risale

İnsanda başkalarına hücum ve zararları defetmek kuvvesi

KUVVE-İ SEBUİYE-İ GADABİYE : Turkish Risale

Zararlı şeyleri def'e sevkeden his ve kuvvet

KUVVE-İ TEŞRİİYE : Turkish Risale

Kanun vaz'etme kuvveti. şeriata uyan düsturlar yapma kuvveti. * Büyük Millet Meclisi

KUVVE-İ VÂHİME : Turkish Risale

Vehim ve hayâl duygusu. Kuruntu hâssesi

KUVVE-İ ZAHRİYE : Turkish Risale

Yardımcı ve imdatçı kuvvet

KUVVE-İ ZÂKİRE : Turkish Risale

Hafıza. Ezberleme kuvveti. Ezber edici kuvvet

KUVVE-İ ZÂİKA : Turkish Risale

Dildeki tad alma duygusu. (Bak: Dil)(Ağızdaki kuvve-i zâika bir kapıcıdır; mide, cesedin idâresi noktasında bir efendi ve bir hâkimdir. O saraya veyahut o şehre gelen ve sarayın hâkimine verilen hediyenin yüz derece kıymeti varsa, kapıcıya bahşiş nev'inden ancak beş derecesi muvafık olur.. fazla olamaz. Tâ ki; kapıcı gururlanıp, baştan çıkıp, vazifeyi unutup, fazla bahşiş veren ihtilâlcileri saray dahiline sokmasın. İşte bu sırra binâen, şimdi iki lokma farzediyoruz. Bir lokma, peynir ve yumurta gibi mugaddi maddeden kırk para; diğer lokma, en âlâ baklavadan on kuruş olsa.. bu iki lokma ağıza girmeden, beden itibariyle farkları yoktur, müsâvidirler; boğazdan geçtikten sonra, cesed beslemesinde yine müsâvidirler. Belki, bazan kırk paralık peynir, daha iyi besler. Yalnız, ağızdaki kuvve-i zâikayı okşamak noktasında yarım dakika bir fark var. Yarım dakika hatırı için kırk paradan on kuruşa çıkmak, ne kadar mânâsız ve zararlı bir israf olduğu kıyas edilsin. Şimdi, saray hâkimine gelen hediye kırk para olmakla beraber, kapıcıya dokuz defa fazla bahşiş vermek, kapıcıyı baştan çıkarır, "hâkim benim" der. Kim fazla bahşiş ve lezzet verse; onu içeriye sokacak. İhtilâl verecek, yangın çıkaracak, "Aman doktor gelsin, hararetimi teskin etsin, ateşimi söndürsün." dedirmeye mecbur edecek. İşte, iktisad ve kanaat, hikmet-i İlâhiyyeye tevfik-ı harekettir. Kuvve-i zâikayı kapıcı hükmünde tutup, ona göre bahşiş verir. İsraf ise; o hikmete zıt hareket ettiği için çabuk tokat yer, mideyi karıştırır, iştiha-yı hakikiyi kaybeder. Tenevvü-ü et'imeden gelen sun'i bir iştiha-yı kâzibe ile yedirir, hazımsızlığa sebebiyet verir, hasta eder. L.)

KUVVE-İ İLE-L MERKEZİYE : Turkish Risale

Muhitten (etraftan) merkeze doğru gelen çekme kuvveti. (Kuvve-i anil-merkeziyenin zıddıdır.)

KUVVE-İ İSTİNAD : Turkish Risale

Dayanma ve istinad etme kuvveti

KUVVE-İ ŞEHEVİYE : Turkish Risale

Cinsi istek kudreti. Yemek, içmek, konuşmak, uyumak gibi kabiliyetler

KUVVE-İ ŞÂMME : Turkish Risale

Koku alma, koklama duygusu. Burun

KUVVET : Turkish Risale

Sükunette bulunan cisimleri harekete, hareket ettikleri sükunete getirmeğe muktedir olan sebeb. (Kuvvet, te'sir ettiği cisimlerin hâricindedir.)

KUVVET-ÜZ ZAHR : Turkish Risale

Arka veren kuvvet. Yardımcı, imdadcı kuvvet. Geriden gelen yardımcı. * İcabında arkadan yardımcı olacak asker kuvveti. İmdâda hazır asker

KUVVET-İ DEVLET : Turkish Risale

Devletin kuvveti

KUVÂ : Turkish Risale

(Kuvvet. C.) Güçler. Kuvvetler. * Hisler. Hasseler. Takatler. * Şeriatın birer hükmü

KUVÂ-YI MİLLİYE : Turkish Risale

Milli kuvvetler. Bir milletin sahib olduğu kuvvetleri. * İstiklâl harbinde Anadoluda kurulan hükümet ve bu hükümetin askeri kuvvetleri

KUVÂ-YI SELÂSE : Turkish Risale

Üç kuvvet. (Kuvve-i şeheviye, kuvve-i gadabiye ve kuvve-i akliye.)

KUVÂ-YI UMUMİYE : Turkish Risale

Umumi kuvvetler

KUVÂ-İ DİNİYE : Turkish Risale

Dinî kuvvetler

KUVÂ-İ HAMSE : Turkish Risale

Beş duygu

KUY : Turkish Risale

f. Karye, mahalle, sokak. * Yol. Semt