Turkish Risale
KİLYETEYN : Turkish Risale
İki böbrek
KİLYEVÎ : Turkish Risale
Böbrek şeklinde olan. Böbrekle ilgili
KİLÂ : Turkish Risale
Her ikisi, her iki (mânalarında olup dâima izâfet olur)
KİLÂ' : Turkish Risale
Saklamak, korumak
KİLÂB : Turkish Risale
(Kelb. C.) Köpekler
KİLÂB-I EHLİYE : Turkish Risale
Ehlî köpekler. Ev, çoban ve av köpekleri
KİLİSA : Turkish Risale
f. Kilise
KİLİSE : Turkish Risale
Hıristiyanların mâbedi. Hıristiyan mezhebi
KİMAD : Turkish Risale
Sıcak bez ile âzâyı kızdırmak
KİMAM : Turkish Risale
(Kimm. C.) Tomurcuklar. * Hayvan ağızlığı. Boyunduruk
KİMN : Turkish Risale
Saman
KİMYA : Turkish Risale
Basit cisimlerin hususiyetlerini, bu cisimlerin birbirlerine olan tesirlerini ve bundan ileri gelen birleşmeyi inceleyen ilim. Basit maddelerdeki değişikliği anlamağa çalışan ilim kolu. * Edb: Aşk. * İlâç. * Tas: Mevcud olana kanaat ve elde edilmesi mümkün olmayana ait arzuyu terk etmek
KİMYA-YI AVAM : Turkish Risale
Dünyanın kıymetsiz ve fâni olan şeylerini âhiret metalarına feda etmek
KİMYA-YI HAVAS : Turkish Risale
Kendinden geçip Allaha tam teslim olmak ve dönmek
KİMYA-YI SAADET : Turkish Risale
Rezaletlerden sakınıp nefsi tehzib ve tezkiye ve faziletleri kazanmak sureti ile nefsi tahliye etmek, süslemek, tezyin etmek. * İmâm-ı Gazalinin bir eserinin ismi
KİMYAGER : Turkish Risale
Kimyacı
KİMYEVÎ : Turkish Risale
Kimyâ ile alâkalı
KİN : Turkish Risale
f. Gizli düşmanlık. Garaz. Buğz. Adâvet
KİN-İ MUZMER : Turkish Risale
Gizli kin
KİNAN : Turkish Risale
(C.: Eknan-Ekinne) Perde, örtü
KİNANE : Turkish Risale
(C.: Kenâin) Okluk, sadak, ok kuburu
KİNAS : Turkish Risale
(C.: Künüs) Geyik yatağı
KİNAYE : Turkish Risale
Dolayısı ile dokunaklı söz. Maksadı dolayısı ile anlatan söz. Üstü örtülü dokunaklı söz. Açıktan olmayıp hakiki mânâyı başka ifâde ile dokunaklı konuşmak
KİNAİYYAT : Turkish Risale
(Kinâye. C.) Temsillerle anlatılan imalı ve dokunaklı sözler.(Mâlumdur ki, fenn-i belagatta bir lâfzın, bir kelâmın mânâ-yı hakikisi, başka bir maksud mânaya sırf bir âlet-i mülahaza olsa, ona "lâfz-ı kinâi" denilir. Ve "kinâi" tabir edilen bir kelâmın mânâ-yı aslisi, medar-ı sıdk ve kizb değildir. belki kinâi mânasıdır ki, medar-ı sıdk ve kizb olur. Eğer o kinâi mâna doğru ise; o kelâm, sadıktır. Mâna-yı asli kâzib dahi olsa sıdkını bozmaz. Eğer mâna-yı kinâi, doğru değilse, mâna-yı aslisi doğru olsa, o kelâm kâzibdir. Meselâ: Kinâi misâllerinden: (filânun tavil-ün-necad) denilir. Yâni: "Kılıcının kayışı, bendi uzundur." Şu kelâm, o adamın kametinin uzunluğuna kinayedir. Eğer o adam uzun ise, kılıncı ve kayışı ve bendi olmasa da,yine bu kelâm sâdıktır, doğrudur. Eğer o adamın boyu uzun olmazsa; çendan, uzun bir kılıncı ve uzun bir kayışı ve uzun bir bendi bulunsa, yine bu kelâm kâzibdir. Çünki, mâna-yı aslisi maksud değil. S.)
KİNCER : Turkish Risale
f. Büyük fil
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani