Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
LÜHUF : Turkish Risale

(Lihâf. C.) Örtüler, sargılar. Örtünecek şeyler

LÜHUK : Turkish Risale

Ulaşmak. Yaklaşmak. Sonradan yetişmek

LÜHUM : Turkish Risale

Cömertler. İyiler. İyi insanlar

LÜHUM-U LEZİZE : Turkish Risale

Lezzetli etler

LÜHUSA : Turkish Risale

Yeni doğurmuş kadın. Henüz yataktan kalkmamış kadın. Bu hâl 9 ilâ 40 gün kadar devam eder

LÜHVE : Turkish Risale

(C.: Lühâ-Lühât) Değirmencinin, eliyle değirmenin ağzına döktüğü tane. (Daha çok hediye, atâ ve hibe mânasına kullanılmıştır.)

LÜK : Turkish Risale

f. Kalın ve yoğun şey. * Kırmızı boya

LÜKA' : Turkish Risale

Hor ve hakir kimse. * Ufak çocuk. * At

LÜKAA : Turkish Risale

Zahmet, meşakkat. * Ahmak, akılsız kişi

LÜKAT : Turkish Risale

Yabana dökülmüş ve saçılmış nesne

LÜKATA : Turkish Risale

Fık: Sâhibi belli olmayan sokakta bulunan şey. Bu malı yerden kaldırmağa İltikat, yerden kaldırana da Mültekit denir

LÜKATA-ÇİN : Turkish Risale

f. Değersiz ve artık şeyleri toplıyan

LÜKK : Turkish Risale

Nar ağacına benzer bir hindi ağacının zamkı. * Kılıç ve bıçak saplarını berkitmekte kullanılan meşhur bir nesne

LÜKKAA : Turkish Risale

Hazırcevap olan

LÜKKAH : Turkish Risale

Hoş kokulu bir ot

LÜKKAM : Turkish Risale

Şam diyârında yüksek bir dağın adı

LÜKNET : Turkish Risale

Pelteklik, dil tutukluğu, kekeleme

LÜKNUNET : Turkish Risale

Kekeleme, pelteklik, dildeki tutukluk

LÜKS : Turkish Risale

Lât: Aşırı süs. * Işık ölçü birimi. * Kuvvetli ışık veren bir nevi petrol lâmbası

LÜKUNET : Turkish Risale

Dildeki tutukluk, pelteklik, kekeleme

LÜKYA (LÜKYÂNE) : Turkish Risale

Birbirini görmek

LÜKZUF : Turkish Risale

Üzüm çöpü

LÜM'A : Turkish Risale

(C: Limâ') El ayası miktarı. * İnsan topluluğu. * Kuruması gelmiş olan bir parça ot

LÜMAH (LİMÂH) : Turkish Risale

Tokatla vurmak

LÜMAZE : Turkish Risale

Ağızda geri kalan nesne