Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GEDİK : Turkish Turkish

yarma taarruzunda düşman mevzilerinde açılan yer

GEDİK : Turkish Turkish

ir işi yapmak, bir şeyden yararlanmak yolunda verilen hak, °imtiyaz

GEDİK (DİŞLİ) : Turkish Turkish

eksik dişli

GEDİK AÇILMAK : Turkish Turkish

giderilmesi çok güç bir eksiklik ya da açık ortaya çıkmak

GEDİK AÇMAK : Turkish Turkish

düşman mevzilerindeki zayıf bir noktadan giriş yeri açmak

GEDİK KAPAMAK : Turkish Turkish

küçük bir gereksinmesini karşılamak

GEDİKLERİ TIKAMAK : Turkish Turkish

çıkan ya da çıkacak olan zorlukları önlemek

GEDİKLİ : Turkish Turkish

gediği olan

GEDİKLİ : Turkish Turkish

ir yerle ya da işle olan ilgisini sürüp götüren (kimse), sürekli, °daimi

GEDİKLİ : Turkish Turkish

astsubay

GEDİLMEK : Turkish Turkish

gedik olmak, gedik açılmak

GEDİLMEK : Turkish Turkish

ıçak, keser vb. nin ağızları aşınmak

GEDMEK : Turkish Turkish

gedik açmak, çentmek, delmek

GEGE : Turkish Turkish

meyve dallarını eğmek ya da davarları yakalamak için kullanılan ucu çengelli uzun sırık

GEGE : Turkish Turkish

aston

GEĞİRMEK : Turkish Turkish

midede toplanan gazı sesle ağızdan çıkarmak

GEĞİRTİ : Turkish Turkish

geğirirken çıkan ses

GEĞREK : Turkish Turkish

yumuşak kaburga kemikleri

GEĞREK : Turkish Turkish

kaburganın alt yanında bulunan boşluklardan her biri

GEĞREK BATMASI : Turkish Turkish

geğrekte duyulan sancı

GELBERİ : Turkish Turkish

üyük ocaklardan ateşi dışarı çekmek için kullanılan uzun saplı demir araç

GELBERİ : Turkish Turkish

tırmık

GELBERİ : Turkish Turkish

ağaç dallarını budamak için kullanılan eğri demir

GELBERİ ETMEK : Turkish Turkish

aşırmak, çalmak, kendine mal etmek

GELBERİLEMEK : Turkish Turkish

gelberiyle karıştırmak