Multilingual Turkish Dictionary Turkish Turkish

GİZLİ SITMA : Turkish Turkish

gizlice kötülük eden kimse

GİZLİ TUTMAK ( YA DA TUTULMAK) : Turkish Turkish

aşkalarına duyurmamak, saklamak (ya da duyurulmamak)

GİZLİCE : Turkish Turkish

kimseye göstermeden, kimseye belli etmeksizin, gizli olarak

GİZLİÇİÇEK : Turkish Turkish

enekli ya da çizgili, sert, dalgalı, uzun yeşil yapraklarıyla tanınan bir süs bitkisi

GİZLİDEN GİZLİYE : Turkish Turkish

kimsenin haberi olmadan, kimseye haber vermeden

GİZLİLİK : Turkish Turkish

gizli olma durumu

GLADYATÖR : Turkish Turkish

eski roma'da arenada birbirleriyle ya da yırtıcı hayvanlarla dövüşen kimse

GLASE : Turkish Turkish

yumuşak deri

GLASE : Turkish Turkish

üzerine saydam bir cila tabakası çekilmiş olan (eşya)

GLASNOST : Turkish Turkish

us. sscb'de m. gorbaçov'un uyguladığı açıklık politikası ve ilkesi

GLASYOLOJİ : Turkish Turkish

uzulbilim

GLASYOLOJİST : Turkish Turkish

uzulbilimci

GLAYÖL : Turkish Turkish

kuzgunkılıcı, (gladiolus)

GLİKOJEN : Turkish Turkish

karaciğer ve kaslarda bulunan, hidrolizle şeker veren karbonhidrat

GLİKOL : Turkish Turkish

çok dayanıklı filmlerin ve kimi sentetik kumaşların yapımında kullanılan, bileşiminde iki alkol grubu bulunan madde, °dialkol

GLİKOZ : Turkish Turkish

özellikle üzüm suyunda bulunan karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan şeker, üzüm şekeri

GLİKOZİT, -Tİ : Turkish Turkish

irçok bitkide bulunan glikoz bileşiklerinin genel adı

GLİKOZÖLÇER : Turkish Turkish

üzüm şırasındaki glikoz derişimini ölçen sıvıölçer

GLİKOZÜRİ : Turkish Turkish

sidikte şekerli bir maddenin özellikle glikozun bulunması durumu

GLİSEMİ : Turkish Turkish

kandaki şeker oranı

GLİSERİN : Turkish Turkish

yağlı maddelerden, sabunlaştırma yoluyla çıkarılan renksiz, tatlı, şurup kıvamındaki sıvı

GLİSERİNLEMEK : Turkish Turkish

ir şeye gliserin sürmek ya da katmak

GLOBAL : Turkish Turkish

- küresel

GLOBALLEŞME : Turkish Turkish

- küreselleşme

GLOBÜLİN : Turkish Turkish

kanı oluşturan maddelerden biri olan iri moleküllü protein