Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GOCUNMAK : Turkish Turkish

ir şeyden alınmak, gücenmek

GOCUNMAK : Turkish Turkish

ir şey yapmaktan rahatsızlık duymak, sıkılmak

GÖÇÜP GİTMEK : Turkish Turkish

ölmek

GÖÇÜRMEK : Turkish Turkish

göçmesine neden olmak

GÖÇÜRMEK : Turkish Turkish

çökertmek

GÖÇÜRMEK : Turkish Turkish

(miktarı çok olan şeyler için) yiyip bitirmek

GÖÇÜRMEK : Turkish Turkish

ir bitkiyi yerinden çıkarıp başka yere dikmek

GÖÇÜRTMEK : Turkish Turkish

göçmesine neden olmak, göçertmek, yıkmak

GÖÇÜRÜCÜ : Turkish Turkish

seferde padişah tuğlarını taşıyan görevli

GÖÇÜRÜM : Turkish Turkish

- aktarım

GÖÇÜŞ : Turkish Turkish

göçmek eylemi ya da biçimi

GÖÇÜŞME : Turkish Turkish

ir sözcük içinde birbirini izleyen iki sesin yer değiştirmesi, °metatez: kibrit> (kirbit); çömlek> (çölmek); yalnız> (yanlız)

GÖDE : Turkish Turkish

kısa boylu, şişman göbekli

GÖDE : Turkish Turkish

gebe

GÖDEN : Turkish Turkish

kalınbağırsağın son bölümü, °rektum

GÖDENBAĞIRSAĞI : Turkish Turkish

- göden

GÖDEŞ : Turkish Turkish

semiz, etli

GOFRET : Turkish Turkish

üzeri petek biçiminde, bisküviye benzer tatlı, hafif bir yiyecek

GÖĞE : Turkish Turkish

yirmi altı çift kürekle çekilen savaş gemisi

GÖĞEM : Turkish Turkish

yeşile çalar mor

GÖĞERMEK : Turkish Turkish

- gövermek

GÖĞERTİ : Turkish Turkish

göverti

GÖĞERTİ : Turkish Turkish

vurma ve çarpma sonucu vücutta oluşan çürük, morartı

GÖĞLEK : Turkish Turkish

sonbaharda ağaçlarda sararmış yapraklar arasında kalan yeşil yapraklar

GÖĞNÜMEK : Turkish Turkish

- göynümek