Turkish Turkish
GÖĞÜSLEMEK : Turkish Turkish
göğüsle zorlamak
GÖĞÜSLEMEK : Turkish Turkish
karşı durmak, engel olmak, direnmek
GÖĞÜSLÜ : Turkish Turkish
göğsü olan
GÖĞÜSLÜ : Turkish Turkish
göğsü geniş olan
GÖĞÜSLÜ : Turkish Turkish
ıri memeli (kadın)
GÖĞÜSLÜK : Turkish Turkish
genellikle ilkokul öğrencilerinin giydiği bir örnek üstlük, önlük
GÖĞÜSLÜK : Turkish Turkish
elbisenin kirlenmemesi için göğse takılan önlük ya da giyilen bir tür gömlek
GÖĞÜSLÜK : Turkish Turkish
küçük çocukların göğsüne takılan mama önlüğü
GÖĞÜSÜNÜ GERE GERE : Turkish Turkish
kendine güvenerek
GÖĞÜSÜNÜ GERE GERE : Turkish Turkish
övünerek
GÖK ATLASI : Turkish Turkish
yıldızların gökküresi üzerindeki yerlerini gösteren harita
GÖK DELEN : Turkish Turkish
- gökdelen
GÖK DELİNMEK : Turkish Turkish
irdenbire çok ve hızlı yağmur yağmak
GÖK EKSENİ : Turkish Turkish
- gökekseni
GÖK EŞLEĞİ : Turkish Turkish
- gökeşleği
GÖK GÖZLÜ : Turkish Turkish
gözleri gök renginde olan
GÖK GÜRLEMESİ ( YA DA GÜRÜLTÜSÜ) : Turkish Turkish
şimşek çaktıktan ya da yıldırım düştükten sonra havada duyulan gürültü
GÖK KANDİL : Turkish Turkish
kendini bilmeyecek kadar sarho?
GÖK KUBBE : Turkish Turkish
kubbeye benzemesi bakımından gök
GÖK KUŞAĞI : Turkish Turkish
- gökkuşağı
GÖK YOLU : Turkish Turkish
- gökyolu
GÖK YUVARI : Turkish Turkish
- gökyuvarı
GÖK, -ĞÜ : Turkish Turkish
ıçinde gökcisimlerinin hareket ettiği sonsuz boşluk, uzay, °feza
GÖK, -ĞÜ : Turkish Turkish
yeryüzünün üzerine mavi bir kubbe gibi kapanan boşluk, gökyüzü, °sema
GÖK, -ĞÜ : Turkish Turkish
gökyüzünün, denizin rengi; mavi ya da yeşile çalan mavi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani