Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GÖÇERTİCİ : Turkish Turkish

maden oçağında tavanı göçertmekle yükümlü itçi

GÖÇERTME : Turkish Turkish

göçertmek eylemi

GÖÇERTMEK : Turkish Turkish

ir şeyin göçmesine, çökmesine neden olmak, yıkmak

GÖÇERTMEK : Turkish Turkish

ezmek, yenmek

GÖÇKEN : Turkish Turkish

- göcen

GÖÇKÜN : Turkish Turkish

yıkılacak duruma gelmiş

GÖÇKÜN : Turkish Turkish

göçebe

GÖÇKÜN : Turkish Turkish

çok yaşlı (kimse)

GÖÇKÜNLÜK : Turkish Turkish

göçkün olma durumu

GÖÇME : Turkish Turkish

göçmek eylemi

GÖÇMEK, -ER : Turkish Turkish

yerleşmek amacıyla mahalle, köy, kent ya da ülke değiştirmek

GÖÇMEK, -ER : Turkish Turkish

(kimi hayvanlar) sıcak iklimli ülkelere gitmek

GÖÇMEK, -ER : Turkish Turkish

çökmek, yıkılmak

GÖÇMEK, -ER : Turkish Turkish

ölmek, yok olmak

GÖÇMEN : Turkish Turkish

ülkesinden ayrılarak, yerleşmek için başka ülkeye giden (kimse, aile ya da toplumsal küme), °muhacir

GÖÇMEN : Turkish Turkish

sıcak iklimli ülkelere giden (hayvan)

GÖÇMENLİK : Turkish Turkish

göçmen olma durumu, °muhacirlik

GÖÇÜ : Turkish Turkish

toprak kayması, kayta, °heyelan

GÖÇÜCÜ : Turkish Turkish

mevsimine göre yer değiştiren (hayvan)

GOCUK : Turkish Turkish

tek parça hayvan postundan yapılan ceket

GOCUK : Turkish Turkish

ıçi kürk, pelüş, vb. den yapılan kalın ceket

GÖÇÜK : Turkish Turkish

çökmüş, göçmüş (yer), çöküntü

GÖÇÜK : Turkish Turkish

çökmüş yer

GÖÇÜLMEK : Turkish Turkish

ir yerden başka yere taşınılmak

GÖÇÜM : Turkish Turkish

kimi kimyasal maddelerin ya da ışık, ısı, elektrik, gibi güçlerin etkisiyle protoplazmanın yanaşma ya da uzaklaşma biçiminde olan yer değiştirmesi, °taksi (ii)